Felsefe


14 Ocak 2020

Yazar: Michael Naas Platon diyaloglarında hep o meşhur doğrudan sorulan soruyu görürsünüz: “… nedir?” ancak yaşam hakkında asla böyle bir soru sormaz, “Yaşam nedir?” sorusunu doğrudan sorduğu bir tane bile diyalog gösteremezsiniz, ama Platon diyaloglarının hepsi şu ya da bu şekilde bu müstesna soru etrafında döner. Örneğin, Philebus haz meselesini soruşturur, Menon erdemi, Devlet ise…

31 Aralık 2019

Yazar: John Russon Tanışmanın merkezinde bir ikirciklik var. Bir taraftan, tanışmanın heyecanı ve enerjisinin çoğu şu olgudan ileri gelir: İnsan, tanımadığı bir kişiyle, farklı bir dünyadan biriyle bir bağlantı kurmayı umar ve bilinmeyen bir toprağa girmeye cüret eder. Buradaki her bir kişi diğeri için bir tür yabancı zemindir; bu zemin, kuşkusuz, kısmen heyecanlandırır, çünkü hayal…

31 Aralık 2019

Yazar: Ekrem Demirli Yunus Emre’nin çok bilinen ilahilerinden birisi “sordum sarı çiçeğe” diye başlar. İlahiyi her dinlediğimde Yunus ile bambaşka bir zihin dünyasında yaşadığımızı düşünürüm: Hayatında bir kere bile olsa, bir çiçeğe soru sormuş, “anan-baban var mıdır?” diye onun hâlini merak etmiş kaç kişi vardır? Buna mukabil çiçek “annem babam topraktır” diye cevap vermiş, konuşma…

10 Ekim 2019

Yazar: Antony F. Shaker Uluslararası ilişkilerdeki tektonik yön değişimi, köhneleşmiş uluslar hiyerarşisi siyasetinin ve bunu sürdüre gelen Avrupa merkezci mitlerin ötesine bakmak için eşsiz bir fırsat sunuyor bize. Tarihin bir anomalisi olarak Batı’nın dünya üzerindeki hâkimiyeti toplamda yaklaşık bir buçuk asır sürdü ve tarihteki en kısa emperyal girişimlerden biri olarak kendi yolunu izledi. Bu girişim…

07 Ekim 2019

Yazar: Ekrem Demirli Suret söz kande buldu Kaçan söz ıssı oldu Surete kendi geldi Dil hikmetin yoludur Yunus Emre Giriş İnsanın düşünme-konuşma üzerinden tanımını yapmak felsefenin hareket noktasıdır. Bir yandan insanı dille ilişkisiyle tarife kalkarken aynı zamanda düşünmenin önündeki en büyük engelin dilden kaynaklanan sorunlar olduğunu biliriz. Bu durumda insan hem dile muhtaçtır hem de…

28 Haziran 2019

Ekrem Demirli Peygamberliği ispat eden mucizeler toplumların başat değerleri ve başarı çıtalarıyla irtibatlı hadiseler şeklinde ortaya çıkar. Bir toplumda kehanet veya sihir mi gelişmiş, mucize o alanda insanın âcizliğini gösterecektir: İnsanın yaptığı/ürettiği sahte (sihir) ve yanılsama iken mucize sahtenin taklit ettiği hakikattir. Mucize insanların yapıp ettiklerinin gerçek başarı ve necat vesilesi değil, dünyevi iktidardan öte…

16 Nisan 2019

Yazar: Maurizio Ferraris Komünizm Tahakkuk Etti Ben çocukken insanlar, kapitalizmin kendi çelişkilerinin ağırlığıyla ve komünizmin pek yakında çıkıp gelişiyle çökmek üzere olduğundan söz edip duruyordu. Sürekli tekrarlanan bu ilan mesihçi ve biraz da sıkıcıydı, buna ilaveten sağ hükümetler bizleri Bolşeviklerden korumaları için desteklenerek meşrulaştırılıyordu. 1989’dan sonra hikâye değişti; kapitalizm kazanmıştı ve bir zaferin ardından başka…

12 Nisan 2019

Yazar: Nicolas de Warren Fenomenolojik felsefe birçok tarzda anlaşılabilir; yöntem, fikir, yaklaşım veya hareket olarak. Husserl’in kurucu ilk adımına dönersek, her ne kadar onun bu yeni, transandantal bilime varmaya yönelik yorulma nedir bilmez çabasında tüm bu mefhumlar ortaklaşa düzenlenmiş olsa da, en temel biçimiyle fenomenoloji her şeyden önce bir yenileme girişimidir. Bu yenileme güdüsü Husserl’in…

05 Nisan 2019

İçinde doğup büyüdüğümüz, yaşadığımız yeri niye kötü unvanlarla yâd ederiz? Başka bir delile gitmeye gerek yok; insanın yeryüzünden şikâyeti ve onunla bir türlü barışamamış olması dünyanın sözlük anlamında dile gelir: Dünya (Arapça) yakın yer ve aşağıda olan demektir. Buradan türetilmiş denaet ise ahlaka mugayir ve insanlık değerleriyle çelişen nahoş davranışların müşterek ismidir. Kurân-ı Kerîm’de “sema-i…

15 Ocak 2019

Graham Harman “Güneşin altında yeni hiçbir şey yok.” dedi Süleyman. Elinin altında onca kadının olduğu hükümdarlık günlerinde bu özdeyiş yerindeydi belki, ama bugün anlamsız bir laf. Kelimelerin özgünce birbirleriyle terkibe sokulmasının bir nihayeti olamaz; bunların özgün fikir terkipleri olması da gerekmez. Edgar Allan Poe Bir zamanlar, Hans-Georg Gadamer’den sonraki tüm kıta Avrupası filozoflarını âdet olduğu…