Dosya


01 Nisan 2024

Ekrem Demirli Soruya basit bir yaklaşımla olumlu ve olumsuz yönlerini dikkate alarak cevap verilebilir: Her çağda dinî referanslı bir ahlak savunulabilir lakin bu iddiayı faydacı veya “imancı” olmayan önermelerle inşa etmek güç, hatta mümkün değildir.  “Dinî referanslı bir ahlak savunulabilir” çünkü hâlihazırda dinler yeryüzünde etkinliğini yitirmiş değildir. Yapılan araştırmalar birçok alanda dinin toplumlardaki etkinliğini güçlü…

01 Nisan 2024

Andrew Sepielli* Birçok akademik alanın “ahlakı araştırdığı” söylenebilir. Normatif etikteki felsefi alt disiplinler, ahlakı en yakın mesafeden araştıran alanlardır. İnsanların ve toplumların ahlak hakkında nasıl düşündüğü ve konuştuğu meselesine odaklanmak yerine, normatif etik hocaları şeylerin ahlaken neden iyi ya da kötü olduklarını anlamaya çalışır. Meta-etikteki felsefi alt alanlar da pek tabii “meta” perspektifini benimser ve…

01 Nisan 2024

Asım Cüneyd Köksal* İnsanın kendine özgü bir varlık olarak kavranışında ahlakın yeri nedir? İnsani eylemin ahlakiliğinin koşulları ve burada özgürlüğün yeri nedir? Ahlakın kökeni nedir? Hususen ahlak ile din arasındaki münasebet nedir (birisi diğerinin kaynağı mıdır, yoksa ikisi birbirinden bağımsız mıdır)? Tanrısız bir ahlak tasavvuru mümkün mü? Akıl yahut ahlak duyusu (yahut vicdan) ahlakın kaynağı…

01 Nisan 2024

Eric Schwitzgebel* Yedi yaşındaki bir çocuk, felsefenin temel sorunlarının hepsini anlayabilir. Tanrı varsa neden kötü şeyler oluyor? Şu kapalı kapının ardında bir dünya olduğundan nasıl emin olabiliyoruz? Ölüp gittiğimizde toprak mı olacağız? İnsanları zevk için öldürdükten ya da soyduktan sonra cezalandırılmasaydık yine de bu eylemleri yapar mıydık? Sorular gayet doğal, ama cevapları zor tabii. Sekiz…

01 Nisan 2024

Selman Bayer Bugün ahlaksızlık temel bir insanlık hâli. İnsanlık artık düzenli bir kaosun içinde yaşıyor. Binlerce yıllık tecrübesine dair inancı neredeyse tükendi. Bütün o tecrübe sürekli güncellenen bir nihilizmin içerisinde yalan yanlış hatırlanan bir hatıra gibi. Bu da bizi köksüzleştiriyor, tedirgin ediyor. Sağlam adımlarla yürüdüğümüzden eminken bir anda altımızdaki zeminin başına buyruk hareket ettiğini fark…

01 Nisan 2024

Nail Okuyucu* Hz. Peygamber’in (a.s.) kavil, fiil ve hâlleriyle sunduğu örneklik, Sünnet olarak idealize edilerek etrafında gelişen bilgi, kural ve kurumlar Müslümanların kendilerine has bir hukuk-ahlak düşünüş biçimi ve sistemi diyebileceğimiz fıkhı inşa etmelerinin önünü açmıştır. İslam tarihinde özgün bir fenomen olarak varlık bulan fıkhın tarihsel değeri ve özgünlüğünü kendi gerçekliği içinde takdir edebilmek için…

01 Nisan 2024

Fatih Hısım Kavramların ne şekilde tanımlandığı veya tasnif edildiği aynı zamanda o kavramlardan neşet eden fikir ve hareketleri de belirler. Farklı bir bağlamda ele alınan aynı kavram farklı sonuçlar doğurabilir. Aynı şekilde birbirine yakın gibi duran kavramlar mahiyetleri itibariyle tamamen zıt olabilir. Bunu aşmanın yolu kavramların neye tekabül ettiğini ve hangi bağlamda kullanıldığını netleştirmek ve…

01 Nisan 2024

Kağan Kahveci Gerçeklik belli ahlaki davranışları veya politik tutumları gerektirir mi, dayatır mı? Sorunun birçok çağrışımı var, ben şu çağrışımlarıyla düşüneceğim: Gerçekliğe, gerçekliğin belli bir bilgisine dayanarak “şu yapılmalı, bu yapılmamalı” gibi ifadeler kurulabilir mi? Mesela temellerini doğa bilimlerinde bulan “olgulara” dayanarak veya metafiziğin akılla ispat ettiği “hakikatlere” dayanarak belli etik veya politik yaptırımlar gerekçelendirilebilir…

01 Nisan 2024

Hasan Sevil Ahlaksızlığın kökeni, doğrudan ahlaka dayanmaktadır. Ahlakın kaynağına odaklandığımızda da ahlaksızlığın kökenine dair mahiyet ortaya çıkacaktır. İnsandan ortaya çıkan iyi ve kötü eylemler, insanın doğasının ve manevi terbiyesinin bir sonucudur. Ancak, insanın doğası ile onun manevi tarafı birbirlerini dışlamaz. Bir insandan sadır olan herhangi bir fiili incelerken yalın olarak sadece manevi kaynağa bağlamak ya…

01 Nisan 2024

Özkan Gözel Heidegger’de (ö. 1976) Dasein o meşhur tabirle dünyaya “fırlatılmış”tır. Fırlatılmanın “nereye”si bellidir burada, ama “nereden”i (ve/veya “kim tarafından”ı) meçhul ve karanlıktır ve böyle olarak o fenomenolojik araştırmanın erimine girmez tabiatıyla ve dolayısıyla onto-lojik kavranırlığın ışığında aydınlığa kavuşmaz. “Tabiatıyla” diyoruz, zira Heidegger Dasein’ın varlığına mukaddem olup bilmenin kapsamına girmeyen bu gaybî vaziyet üzerinde fenomenolojik…