Dosya

Yazar: Philip Tonner* Orta Çağ’ın İskoçyalı filozofu John Duns Scotus (1266-1308) son yüzyılda hem felsefe hem teoloji çevrelerinde yeni bir ilgiye nail oluyor. Bu ilgide Martin Heidegger (1889-1976) ve Gilles Deleuze’ün (1925-1995) payı hiç de azımsanacak derecede değildir. İki filozof da sırasıyla yirminci yüzyılın başlarına ve ortalarına tarihlenen felsefe maceralarının şekillenme döneminde Scotus düşüncesiyle yoğun…

Yazar: Ali Benli Dilin temel yapıtaşları sesler ve onların oluşturduğu sözcüklerdir. Tek başlarına bir anlama gelmeyen sesler, her dilin kendi iç düzeni içerisinde bir araya gelip anlamlı sözcükler oluşturur. İnsanın etrafını saran evren, kendi özvarlığı, iç dünyası, eylemleri, düşünceleri, hayalleri kısacası kuşatamayacağı kadar çok şey dilde bir sözcükle karşılık bulur. Zaman içinde sözcükler farklı anlam…

Yazar: Harun Kuşlu Dinî ilimlerin yöntemi ve esasen nasların anlamını kavrama aracı olarak dil ilimleri, İslam bilim tarihinin her döneminde vazgeçilmezliğini muhafaza etmiştir. Bu nedenle ilimlerin tasnifi ve gelişimini gösteren eserlerde dilbilimin rakip tanımaz bir yeri ve buna uygun olarak mümessillerinin de başka kültürlerin üreteceği alternatif disiplinlere karşı güçlü bir duruşları olagelmiştir. Nahvin bu aşındırılamaz…

Yazar: Muhammad U. Faruque* Dil “varlık” veya gerçeklik kavrayışımızı şekillendirir mi veya dili kullanışımızı ve işletmemizi sınırlandıran gerçeklik midir? Ferdinand de Saussure gibi modern dilbilimciler ve göstergebilimciler gösteren ve gösterilenden müteşekkil dilbilimsel göstergenin keyfî olduğunu iddia etmekte haklıdır. Bu durum, gerçeklik kavrayışımızı inşa edenin ve koşullayanın dil olduğunu, yoksa tam tersinin geçerli olmadığını ima eder….

Yazar: S. Atakan Altınörs* Batı felsefesi tarihinde dil hakkında serdedilmiş görüşlerin “büyük resmi”ne bakıldığında, filozofların önemli bir bölümünün üzerinde sanki zımni bir ittifak hâlinde bulunduğu bir fikir göze çarpar: Dilin insan için hem imkân, hem de engel teşkil ettiği fikri. Şöyle ki, dil bir yandan, muhakemeyi sevk etmeye ve bunun neticesinde varılan hükümleri beyan etmeye…

Yazar: Asım Gültekin Unutmak kelimesini irdelemeye, anlamaya, çözmeye çalıştığımızda ilk aklımıza gelecek kelime sadece bende değil, çoğumuzda un olacaktır muhtemelen. Tabii çoğumuzun aklına kelimeleri kökeni bakımından irdelemek düşmediği için bizim çok tabii yol ve yöntemlerle yaptığımız bu iş çoklarınca “Allah Allah bu neden daha önceden aklıma gelmemişti?” şeklinde bir tepki ile karşılanıyor. Tabii biz kelimeyi…

Yazar: Dylan Trigg White Flint Alışveriş Merkezi’nin Harabeleri Washington’ın yaklaşık 19 kilometre kuzeyinde, Bethesda Softworks’un hemen ilerisinde, arazinin üzerinde hareketsiz bir şekilde White Flint Alışveriş Merkezi’nin harabeleri durur. Bu yerden geriye neredeyse hiçbir şey kalmamıştır. Burada sadece, kendisini etrafındaki çorak topraklardan ayırabilmeyi başarmış ve neredeyse terk edilmiş Lord&Taylor mağazası durur. Bu harabe içinde White Flint’in…

Yazar: Ylva Østby Hafıza ne işe yarar? Sayesinde başka şeyleri hatırladığımız şeyleri bize bildirmenin dışında tabii. Ancak bu tür bir hafıza, epizotlardan oluşan otobiyografik anımsamadan farklıdır zira bu anımsamada yeniden bolca deneyimleme ve zihinde canlandırma vardır. Bu makalede nostaljinin bazı boyutlarına değineceğim: Nostalji nedir ve ne işe yarar? Marcel Proust’un 20. yüzyılın başlarında kaleme almış…

Yazar: Muhammed Bedirhan Gündelik hayatımızda çok sık rastladığımız ve muhtemelen de pek bir önem atfetmediğimiz bilişsel durumlar arasında yer alan unutmak ve hatırlamak bazı dünya görüşleri açısından anahtar kavram niteliğini haizdir. Nitekim Antik Çağ felsefe dünyasının etkin akımlardan olan Platonculuk ve türevleri ile onlardan bir hayli etkilenmiş görünen Gnostik akımların ontoloji, epistemoloji ve aksiyolojileri unutma…

Yazar: John Milbank Sosyalist Cumhuriyetçi ve yabancılaşmış Katolik şair Charles Péguy, Birinci Dünya Savaşı’nda öldürülmesinden kısa bir süre önce yazdığı Clio II’de Fransız Devrimi’ne dair alışılageldik solcu yaklaşımı sorgular. Bu yaklaşıma göre Fransız Devrimi insan haklarını ele alan aydınlanmış fikirlerin ileriye yürüyüşü sayesinde istismarı alaşağı etmiştir. Bu yaklaşımın aksine Péguy’e göre ancien régime [kadim nizam]…