Sayı 50


01 Ocak 2017

“Nasıl böyle olabilir, sorumlu tutulan kim? ‘Kuldur’ dersen, işte o ölümlü! ‘Rabdir’ dersen, O nasıl sorumlu olabilir ki!” İbnü’l-Arabî “Ger ben ‘ben’ isem nesin ey yâr Ver Sen ‘sen’ isen neyim men-i zar” Fuzulî Felsefe ile dini belirli bir zemin belirlemeksizin karşılaştırmaya kalkışmak, mantığın temel kurallarından uzaklaşmadan yapılacak bir iş değildir. Bununla beraber insan belleğine…

01 Ocak 2017

Son zamanlarda kaleme aldığım sorumluluk üzerine çalışmanın temel saiki,1 Nietzsche sonrası kıta felsefesinde ayrıntılı olarak ele alındığı şekliyle, sorumluluk meselesiyle tekrardan meşgul olmaktır. Bununla beraber bir diğer amacım, meselenin metafizik sonrası fenomenolojik ve ontolojik anlamlarını, sorumluluğun geleneksel metafizik anlayışça benimsenen özgür otonom öznenin hesap verme zorunluluğu şeklindeki anlayışından uzak bir şekilde keşfetmekti. Nietzsche’nin Ahlakın Soykütüğü’nün…

01 Ocak 2017

Normatif etik birçok açıdan Antik Yunan’da geliştirilmiştir. Bu etik, Roma’da devam ettirilen erken dönem Batı felsefesi etiğinden önemli ölçüde farklılaşan bir etik biçimidir. Antikler için etik, mutluluğun koşulları veya iyi yaşamla ilgilidir. Mutluluğun veya iyi yaşamın “koşulları” demek bile, eylemler ile sonuçlar arasındaki ilişkiyi bölerek bunları şeklîleştirmek anlamına gelmesi açısından, antik felsefeye yabancıdır. Mutluluk veya…

01 Ocak 2017

Bilginin ne olduğu, daha doğrusu keyfiyeti eskiden beri felsefecileri uğraştırmıştır. Klasik tanım Platon’a aittir. O, bilgiyi gerçek kanaat (doxa) olarak tanımlar ve açıklama (logos) ile ilişkilidir. Ancak bu bizi Münchhausen Trilemma’ya, yani üçlü dilemma sorununa götürmektedir. Bu tanıma göre bilgi mümkün değildir. Çünkü a) bilginin nedenselliğini geriye doğru sonsuza dek götüremeyiz, b) veya nedensellik keyfi…

03 Ocak 2017

I. “Ahlak”, hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. “Yaratılış, seciye, tabiat, huy, karakter, mizaç” anlamları vardır ve bu anlamlarıyla Türkçeye de geçmiştir. Latincedeki mores (moral) ve Grekçedeki éthos (etik) sözcükleri de benzer anlamlar taşımaktadır. Bu anlamların hepsi, insan nefsinde bir şekilde yerleşmiş ve ortadan kalkması neredeyse imkânsız olan, nefsin “zorlamadan uzak, tabii ve yerleşik bir hâline”…

03 Ocak 2017

Tarih metafiziği, tarihin anlamını, bu bağlamda da insanın kökenini, eylemlerini ve amaçlarını esas alarak dünyadaki varoluş şartlarını araştıran felsefe disiplinidir. Tarih metafiziği, insanın sahip olduğu niteliklerden ve bu niteliklerin tarihi süreci belirleyişlerinden hareketle insanın dünyadaki varoluşunu anlamlı ve bütünlüklü olarak temellendirmek amacındadır. Tarihin anlamı, insanın kökeni, tarihsel süreçte yaptıkları ve amaçları göz önünde bulundurularak temellendirilmektedir….

13 Ocak 2017

Biz bu yazımızda adalet erdeminin en yüce erdem olduğunu, dolayısıyla adaleti ikame etmenin en büyük sorumluluk olduğunu ortaya koymaya çalışacağız. Hukemâ, bütün sanat ve sorgulamaların, bütün eylem ve seçmelerin, iyi (hayır) olanı elde etme çabası olduğunu ifade etmişlerdir. İnsan, “kâlû belâ”dan beri, özü gereği iyiye aşina olduğu için, iyi gördüğüne yönelen, böylece yükümlülük altına giren…

17 Ocak 2017

Seneler boyu edindiğimiz tecrübeler, var olan Batı psikoloji ilmi ve dinamik psikiyatrinin insanı tanıma konusunda çok yetersiz kaldığı istikametinde. 1 İlginçtir, ne hikmetse, yüz senedir psikoloji ve psikiyatri var ama insan psikolojisi hep daha kötüye doğru gidiyor. Vesvese (kaygı), enaniyet (narsisizm), bağımlılıklar (özellikle son senelerde izlenen sanallık), öfke devasa boyutlarda arttığı hâlde biz psikiyatrlar sadece…

20 Ocak 2017

Ahlak felsefesinin temel problemlerinden biri olan insanın sorumluluğu konusu, İslam kelamında teklif, ilâhî sıfatlar, insan fiilleri (efâlü’l-ibad), insanın iyi ve kötüyü bilme imkânı (hüsün ve kubuh) gibi geniş alana yayılmış sorunlar çerçevesinde tartışılmaktadır. Teklif, en genel anlamıyla, Tanrı’nın insana yüklediği sorumluluklardan söz etmeyi gerektirir. Bu ise insan için sorumluluğun bir bilgi konusu olup olmadığını ve…

24 Ocak 2017

Fıkıh ilmi için insan her şeyden önce sorumlu bir varlıktır. Ebu Hanife’nin “İnsanın haklarını ve vazifelerini bilmesidir.” şeklinde tercüme edilebilecek olan fıkıh tarifi, insanın sorumlu ve aynı zamanda bu sorumluluğun farkında bir varlık oluşunu âşikâr kılar. Fıkıh ilminin konusu mükelleflerin fiilleridir, yani ilâhî hitaba muhatap ve yaptıklarından sorumlu olan insanların ortaya koydukları eylemler ve bunların…