Yazı Arşivi

21 Haziran 2019

İnsan toplumları genel anlamda geçmişe yakın alaka gösterirler; görünüşe göre, biz kimiz ve nereden geliyoruz soruları, düşünen ve merak eden varlıklar olarak doğamızın tam da merkezindedir. Tarihî eserlerini okuma, yazma, kaydetme ve dinleme aracılığıyla geçmişin incelenmesi modern dönem öncesi Osmanlı İmparatorluğu’nda da oldukça popülerdi. Mesela, 17. yüzyılda, kitap kurdu Kâtip Çelebi (ö. 1657) o dönem…

18 Haziran 2019

Mezopotamya’da çivinin kil tabletlere ilk vurulduğu andan günümüze gelinceye kadar geçen sürede yeryüzünde yazılmış bugün adına tarih deyip geçtiğimiz uçsuz bucaksız malumatın uğultusunda insanın sesini duymak her zaman kolay olmuyor. 21. yüzyılda yaşayan bireyler olarak “zamanın ruhu” denen şeyin alametifarikasını bizzat yaşayarak, hissederek, okuyarak, tam anlamasak da anlarmış gibi içimizde duyuyoruz. Geçmiş zamanları ise daha…

14 Haziran 2019

Kamelyalı Kadın’ın yazarı olan Alexandre Dumas Fils 19.yüzyılın ikinci yarısında arkadaşı şair Maurus Jókai’yi Budapeşte’de ziyaret ettiğinde kendisine tatlı olarak tipik bir Habsburg lezzeti olan Strudel ikram edilmiştir. Fransız yazar bunu çok beğenmiş ve arkadaşına bu “şiir gibi hamur tatlısının” nasıl yapıldığını sormuştur. Jókai şöyle tarif etmiştir: “Oldukça kolay. Büyük bir masaya beyaz bir örtü…

11 Haziran 2019

Modern Türk tarihçiliğinin bilimsel anlamda kurucu figürlerinden biri olan Mehmed Fuat Köprülü (1890-1966) tarih, edebiyat ve sosyoloji çalışmalarıyla temel bilimsel perspektifi farklı açılımlarla günümüze değin devam eden öncü ilim adamlarından biridir. Söz konusu her üç disiplinin verilerine dayanarak özellikle İslamiyet sonrası Türk tarihinin kültürel süreklilik ve değişkenlerini anlamaya yönelik hem modern bir metodoloji hem de…

07 Haziran 2019

“Ehl-i hak der ki; eşyanın hakikatleri sabittir. Onları bilmek vakidir. Sofistler buna muhalefet etmişlerdir.” Nesefî Akaidi Genelde İslam düşünce tarihine bakıldığında Müslümanların kadim ilim ve kültür havzalarıyla karşılaşmalarından itibaren tevarüs ettikleri temel akidevi duruşlarını ve aidiyet kurdukları dünya görüşlerini (Weltanschauung) muhtelif şekillerde çağlarının felsefi-bilimsel seviyesi bağlamında makulleştirmeyi başardıkları söylenebilir. Buradaki makulleştirme veya başka bir ifade…

04 Haziran 2019

Yazar: Graham Priest Yaşadığımız çağdaş dünyaya dair görece tartışmasız gibi duran birkaç olguyla işe başlayalım. Bu olguları üç türe ayırıyorum; sosyo-ekonomik, çevresel ve siyasal ki bunlar birbirlerinden tümden bağımsız kategoriler değildir. Sosyo-Ekonomik olanlar – Kapitalizm bugün giderek küreselleşiyor. Kapitalizm Çin de dâhil olmak üzere dünyadaki birçok ülkedeki hâkim ekonomik sistemdir.  – Dünyadaki ekonomik cazibe merkezinin…

31 Mayıs 2019

“Dünya”, bir kavram olarak ele alındığında yakın olmayı ifade eder. Arapça kök, bu anlamı içeren “d-n-v: dünüvv” şeklindedir. Dünya, yine salt bir felsefe kavramı olarak, izafet/görelilik kategorisi içerisinde değerlendirilir. Yukarı-aşağı, baba-oğul gibi kelime çiftlerinin arasındaki ilişki, birbirine göre belirlenen ve göreli diye nitelenen kavramların oluşturduğu ilişkidir. “Aşağı” ve “yukarı”nın ne olduklarını hakkıyla anlamak için bu…

28 Mayıs 2019

Yazar: Jeffrey W. Robbins Ne tür bir dünyada yaşıyoruz? Daha doğrusu, günümüzde hangi dünyalarda ikamet ediyoruz? Çünkü, rahatlıkla söyleyebileceğimiz üzere, tek bir dünya kavramı, Batı modernliği rüyasının özünü oluşturuyordu ve sömürgeciliğin sona ermesi birçoğumuz için bir rüyadan ziyade kâbus tecrübesi yaşattı. Modern dönemde dünya-kurma rüyasının sadece bir veçhesini ele alalım: örneğin din. Din araştırmacıları, din…

24 Mayıs 2019

Yazar: Carole M. Cusack 1. Birçok Farklı Din Mevcuttur 2019’da dünya daha önce hiç olmadığı kadar hem birleşmiş hem de ayrışmış gibi görünüyor. Söz konusu birleşme geniş iletişim ağlarında görülebilir; bu ağlar Amerika’daki bir lise öğrencisinin Singapurlu bir mühendisin yönettiği odada World of Warcraft oynamasını veya 2018 Temmuz’unda İsveç’te kuzey kutup dairesi civarında gerçekleşen orman…

21 Mayıs 2019

Yazar: Ammar Ahmed ve Aasim Padela Giriş Hızla küreselleşen dünyamızda söz konusu olan ortak, evrensel bir ahlaki çerçeve ihtiyacı politikalar, yasalar ve görevlere dair tartışmalarda kullanılan ve her yana yayılmış insan hakları söylemlerinin doğmasına yol açtı. Mesela, bu bağlamdaki asli nizamname olan Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin (Birleşmiş Milletler 1948) çoğunluğu Müslüman olan milletlerdeki benzeri karşılıklar…