Yazı Arşivi

Jonathan Parkes Allen* İnsanlar neyle geçindiğimi sorduklarında, her zaman en kolay cevabı, araştırma yapan profesyonel bir tarihçiyim, cevabını vermeye uğraşıyorum (bu da kulağa olması gerekenden daha etkileyici geliyor). Ama biraz daha açıklama yapacak havadaysam şöyle diyorum: Dijital beşerî bilimlerle uğraşıyorum, ayrıca çalışmalarım da Arap alfabesiyle yazılmış kitapların, elyazmaların dijital yöntem ve araçlarla kesişmesine odaklanıyor ki…

Yusuf Ziya Altıntaş* Celal Nuri, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde Batıcı düşüncenin etkili isimlerinden biridir. Bu çalışmada Celal Nuri’nin II. Meşrutiyet yıllarında, Batıcı grubun bölünmesine neden olan “Batı” karşıtı fikirlerine, bu fikirleri ortaya koyarken Almanya’yı dışarıda bırakmasına ve dönemsel olarak düşüncelerindeki bazı gel-gitleri üzerinde durulacaktır. Öncelikle değinilecek bir husus, 1910’ların ilk yarısında, Batı medeniyetine veya Avrupa’ya…

Sevba Abdula 1990 ortalarında Münih’te bir sempozyumda konuşan Sırp metropolit şu anekdotu paylaşır: Bir gün Münih’te yaşayan bir Sırp işçi Türk meslektaşını sokakta görür. Gidip ona bir yumruk vurur ve onu yere düşürür. Türk, neye uğradığını şaşırır ve arkadaşına kendisine neden vurduğunu sorar. Sırp işçi “Siz bizim kralımızı öldürdünüz!” der. Türk’ün iyice kafası karışır ve…

Adem Beyaz* Geçen yüzyılın en etkin felsefi akımlarından fenomenolojinin kurucusu Alman filozof Edmund Husserl (1859–1938) tüm hayatı boyunca kendi çağının önde gelen bilim insanlarıyla yazıştı. Bu kişiler arasında matematikçiler, fizikçiler, doğa bilimciler ve tabii beşerî bilimciler vardı. Fransız filozof, etnolog ve antropolog Lucien Lévy-Bruhl’e (1857–1939) yazdığı mektup ise bunlar arasında en ilginç olanlardan biridir. Husserl,…

Söyleşi:Kadir Filiz Fransız Akademisi üyesi olan Barbara Cassin çok sayıda makalenin ve ondan fazla kitabın yazarıdır. Çevrilemezler Sözlüğü’nün editörlüğünü yapmıştır ve bu eserin farklı dillere tercümesine devam etmektedir. Eserleri Türkçe de dâhil olmak üzere birçok dile çevrilmiştir. Çok farklı çalışma alanlarına sahip Cassin, aynı zamanda çeşitli sivil toplum örgütlerinde görev almaktadır ve sergiler için küratörlük yapmaktadır….

Sayın Şayegan zihninizde ölüm ile ilgili nasıl bir tasvir var? Ölümü düşünmek ne ölçüde korku, ıstırap ve kalp çarpıntısına sebep oluyor?* Büyük şair Rilke ölümü şöyle anlatıyor: “Hamile bir kadının karnında yorgun ve şefkatli çehresinin arkasında iki meyve oluşum hâlindedir. Biri ölüm diğeri yaşam.” Ölüm yaşamın bir parçası ve ölüm ile yaşam bir diğerinin çiftidir,…

Jörn Rüsen* Reinhart Koselleck’in, tarihsel düşüncenin modern karakteri üzerine tezinin kısa bir özetiyle başlamak istiyorum.[1] Bu tez, insan dünyası hakkında düşünmenin merkezî kavramlarında gerçekleşen temel bir değişikliğe ilişkin. Bu değişiklik, Avrupa’da 18. yüzyıldan 19. yüzyıla geçişte gerçekleşti. Koselleck’in Sattelzeit (“geçit zamanı”) terimi bu dönemi belirtmek için popüler hâle geldi. Bu dönemde tarih yeni bir anlam…

Asım Cüneyd Köksal* Bir hakikati kabul edip ona mensup olma tasavvuru, bu tasavvuru benimsemeyenlerle beraber uyum içinde yaşama meselesini beraberinde getirir. Bir taraftan kendi hakikatine sadık olmak, fakat aynı zamanda bu hakikati kabul etmeyenlerle uzlaşı içerisinde (herkesin kendi hakikatine sadık ve tabi olma imkânını kabul etmek suretiyle) yaşamak mümkün müdür? İslam tarihinden bunun yalnız mümkün…

Hartmut Rosa* Kavramsal Belirlenim: Tanıma, Rezonans ve Yabancılaşma Fenomenoloji insan varlığını genel olarak, her zaman ve geri dönülmez bir şekilde bir dünyaya yerleştirilme (Heidegger), dünyanın bir parçası olma (Merleau-Ponty) ya da kendimizi bizim için anlamı olan (Charles Taylor) bir dünyada yeniden bulma olarak anlar. Bu anlayış, özne ve dünyanın “her zaman zaten” birbirinden bağımsız…

Dana Sajdi* İsrâ ve miraç gecesinin sene-i devriyesi hakkında yazıyorum; Hz. Muhammed’in doğaüstü bir mahluka (burak) binip “en uzak[1] mabed”e nakledildiği gece yolculuğu hakkında yani. Buradan da, rivayete göre, önceki peygamberle mülaki olmak ve nihayet uluhiyetle karşılaşmak için göklere yükseltilmişti. Bu olayın yad edilmesini, bir “zaman düşünürü” olan François Hartog’un kavramlarıyla düşünene kadar sorgusuz sualsiz…