Yazı Arşivi

30 Eylül 2024

Ahmet Aydın Çocukken, neden bilmem, karanlıktan çok korkardım. Evde yalnız kaldığım bir akşamı unutamıyorum. Mevsim kış. Güneş çoktan batmış. Annem işteydi. Kanepede oturmuş televizyon izliyordum ve hareket etmekten korkuyordum. Hareket edersem koltuğun arkasındaki canavarların bana saldıracağını düşünüyordum. Bu yüzden beni alması için teyzemi aramaya karar verdim. Telefona kadar nasıl gittiğim bugün hâlâ benim için bir…

30 Eylül 2024

Lars Fr. H. Svendsen*   Korkmayan ve umut etmeyen ama yine de hayati işlevlerini yerine getiren bir insan düşünmek zordur. Umut ve korku olmadan elbette canlı kalabilirsiniz ama tam manasıyla insan kaldığınız söylenemez. Birçok hayvanın korku kabiliyeti var ama muhtemelen insan umudu da bilen tek canlı. İşte bu sebeple umut, haklı olarak sadece insanın sahip…

30 Eylül 2024

Selahattin Akti* Sanayileşmeyle başlayan hayat tarzının bir getirisi olarak hızlı yaşam döngüsü ve modern insanın anlam arayışları gibi nedenler ruhsal problemlerin artmasını beraberinde getirmiş ve dikkatleri ruh sağlığıyla ilgilenen Psikoloji biliminin üzerine toplamıştır. Eski Yunancada ruh ve bilim anlamına gelen iki kelimenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan psikoloji terimi günümüzde genel olarak insan deneyim ve…

30 Eylül 2024

Burak Çakır* Bir anlığına öleceğinizi unuttuğunuzu düşünün. İşte şimdi yine hatırladınız. İlk cümleyi yazarak öleceğinizi hatırlattım. Peki, insan bunu nasıl unutabilir ki? Bir şekilde kendimizi her-daim-bu-yaşamı-yaşayacak bir varoluş olarak hayal ediyoruz. Sonra da ölüm ne zaman aklımıza gelse, onu oradan hemen uzaklaştırarak her-daim-bu-yaşamı-yaşayacak varoluşumuza geri dönüyoruz. Bu, bir anlamda kendini kandırmadır. Öleceğinizi öğrendiğiniz andan itibaren,…

30 Eylül 2024

Nail Okuyucu Hukukun genel teorisini aktaran giriş kitaplarında toplumsal ilişkileri düzenlemeyi hedefleyen kurallar tasnif edilirken genellikle şöyle bir sıralama yapılır: Âdâb-ı muâşeret ve örf-âdete dayalı görgü kuralları, ahlaki kurallar, dinî kurallar ve hukuk kuralları. Bu, aynı zamanda fertler üzerindeki tesir gücü ve ardından gelen müeyyidelerin derecesi bakımından zayıftan güçlüye doğru yapılan bir sıralamadır. Görgü kurallarına…

30 Eylül 2024

Hasan Sevil Türkçede korku tek bir kelimeden ibarettir ama bu kelime kullanıldığında birçok şey ifade edilmiş oluyor ve kelimenin anlam alanını belirlemek tamamen muhataba kalmış oluyor. Konuşulan mevzu ya da yaşanılan olay korku olarak isimlendirilmekle beraber anlık tepkiler için de korku kavram olarak kullanılabilir. Tabi ki kişinin gösterdiği her tepki için aynı kelime kullanılamaz. Türkçede…

30 Eylül 2024

Yusuf Ziya Gökçek Sinemanın başlangıcı, sonrasında türleşecek her bir içeriği prototipleriyle doğuracak kadar münbittir. Sinemada korku, kendinden önceki tasarımlarla ilişkili olarak büyümekte ve çeşitlenmektedir. Korku türünün geçmişinde de, postmodern bir cümbüş varmışçasına pastiş ve bir araya getirmeler etkilidir. Korku Sineması, bir tür olarak, sinemanın kurmacalaştırılmasının da öncüsü sayılacak Fransız yönetmen Georges Méliès’in Şeytanın Şatosu (Le…

30 Eylül 2024

Mustafa Hakan Alvan Hafız Kemal Efendi 21 Temmuz 1884’de İstanbul Şehremini Tatlıkuyu’da doğdu. Babası saraç Mehmed Âgâh Efendi’dir.  Annesi ise köklü bir İstanbul ailesinin kızı olan Feride Hanım’dır. Hafız Kemal Efendi biri kız, ikisi erkek olmak üzere üç kardeşin en büyüğüdür. İlk tahsiline Hırka-i Saadet Camii yakınlarındaki Bâki Ali Paşa Mahalle Mektebinde başladı ve hafızlık…

30 Eylül 2024

Selman Dilek Düşünce tarihinde “tasnif” uğraşılarının ideolojik bir teşebbüs olduğuna dair eleştiriden ne kadar kaçsam da her seferinde yeniden yüzleşmek zorunda kalıyorum. “Batı öncesi” birikimin nasıl konumlandırılacağı meselesini bir tarafa bırakalım, Hristiyan düşünce tarihinin yazımı dahi, hangi gelenek perspektifinden değerlendirildiği ile doğrudan ilişkili. Yaklaşım farklılıklarının arkasına saklanmış olan ideolojik tutumlar, kültürel kimlik tartışmalarında kendini ele…

30 Eylül 2024

Selman Bayer Sezai Karakoç Hatırat’ında Elâzığ Maden’de geçen erken çocukluğunda yaşadığı bir anısından söz eder. İki yaşındadır. Evde yalnızdır. Salondayken birdenbire yarı karanlıkta cinlerin sökün ettiğini fark eder. O kadar kalabalıktılar ki korkar, şaşırır. Kadınlar, çocuklar, epey renkli ve süslü elbiseler giymişler. Çalgılar, eğlenceler içinde düğün yapmaktadırlar. Şairin hatırladığına göre gelin götürmektedirler. Karakoç hatırasını naklettikten…