Yazı Arşivi

01 Temmuz 2024

Emily Thomas* Seyahatin en muazzam anları güzellik ve garabetten doğar. Robert Byron, Önce Rusya, Sonra Tibet (1933) Kim demiş filozoflar seyahat etmez diye! Bu yanlış düşüncenin en önemli öncüsü Sokrates belki de: Atina’nın surları dışına adımını atmamış; belki de Kant: O da doğum yeri Königsberg’in yüz kilometre ötesine bile geçmemiş. “Seyahat felsefesi” diye tabir edilen…

01 Temmuz 2024

Jonathan Egid* Fikirler gayet maddesiz veya havai şeyler gibi gözükebilir. Çay, baharat ya da ipek gibi tüketim maddelerinin dünya üzerindeki ticaret dolaşımını anlayabiliriz fakat fikirlerin dünya üzerindeki hareketini bu şekilde kavrayamayız. Havai oldukları için fikirler tek başına alınıp satılamaz. Üstelik fikirler tüketilemez de. Bir filozofun çalışmasında “kullanılmış” bir fikir “tüketilmiş” sayılmaz, bir başka filozof bu…

01 Temmuz 2024

Hasan Sevil Bu yazı, geçmişte derviş zümrelerinin yaptığı seyahatleri ele alacağından, yazıda evvelemirde “Dervişler niçin ve nasıl seyahat yaparlardı?” sorusunun cevabı aranacaktır. Dervişler elbette geçmişte olduğu gibi bugün de seyahat ederler; hatta bazı açılardan maksatları geçmiştekilerle aynı olabilir. Ancak günümüzde kadim zamanlardaki gibi bir seyahat pratiğinden tam anlamıyla söz etmek pek mümkün değildir. Dervişlerin seyahatleri…

01 Temmuz 2024

Ahmet Aydın İki Tür Seyahat “Kalıcı olanı şairler kurar.” Hölderlin, “Anma” adlı şiirini bu dizeyle sonlandırır. Bu şiirinde, hangi insanların daha çok hatırlandığını düşünür: Seyahat eden denizciler mi yoksa şairler mi? Başka bir deyişle, dünyayı gezen insanları mı yoksa içe, yani kalbe seyahat eden insanları mı daha sık anarız? Peki Hölderlin neden böyle bir şeyi…

01 Temmuz 2024

Selman Bayer Evliya Çelebi meşhur Seyahatname’sinde “Her an Cenâb-ı Barî’den, dünyada sıhhat-i beden, seyahat-i tâm, ahir nefeste iman ricasında idim” şeklindeki o manidar cümlesinde “seyahat” ifadesini kullanırken alelade bir seyahatten söz etmiyordu. Osmanlı kültürünün tartışmasız en renkli siması olan Çelebi’nin nüktedanlığı ve zekâsı yanında bilgeliği de göz kamaştırıcıdır çünkü. Elbette bu cümlede de aynı bilgelikle…

01 Temmuz 2024

Elmin Aliyev* Aşk ile gel meşhed-i pâke kabul itsün seni Tercümân-ı Şeyh-i Ekber Hazret-i Abdülganî İslam ilim ve kültür tarihinde rihle ve seyahatname örneklerini Asr-ı Saadet dönemine kadar geri götürmek mümkündür. Entelektüel merak, ilim tahsili, ibadet, irşat faaliyeti, siyasi-diplomatik görev, askerî-stratejik gözlem gibi çeşitli motivasyonlarla gerçekleştirilen bu seyahatler, erken dönemlerden itibaren yazıya dökülmüş ve günümüze…

01 Temmuz 2024

Mustafa Hakan Alvan Yıl 1778, İstanbul Şehzâdebaşı’nda Kurban Bayramı arifesinde bir erkek çocuğu gözlerini dünyaya açar. Ailesi, doğan evlatlarına kurban kavramının sembol ismi olan Hz. İsmail’in adını verir. Bilindiği üzere Hz. İbrahim’in uzun yıllar çocuğu olmamıştı. Hz. İbrahim de ellerini açıp rabbine “Yâ Râb bana salihlerden olacak hayırlı bir evlat ver” diyerek yalvarıyordu. Kısa bir…

01 Temmuz 2024

Gökhan Duman Yarım asırdan fazladır, yılın aynı vakitlerinde, Avrupa’nın farklı şehirlerinde, birbirinden uzak ama birbirine benzer telaşlar yaşanır. Temmuz… Günlerce, haftalarca beklenen, sayısız kez hayali kurulan “o” kavuşma mevsiminin habercisi… Her yıl yaz aylarında Avrupa’nın türlü şehirlerinden Anadolu’ya uzanan yolun adıdır “Sıla Yolu.” Bu uzun yol her şeyden önce bir göç yoludur.  Üzerinde taşıdığı yalnızca…

01 Nisan 2024

Emre Şan Sabah Ülkesi’nin 78. sayısında yayınlanan “Fenomenoloji ve Teknoloji Felsefesi” başlıklı makalede günümüzde teknolojinin bireysel ve kolektif bellek üzerine etkilerinin fenomenolojinin zaman üzerine analizleriyle anlaşılabileceğini göstermiştim. Makale bilincin zamansallığının, yani anımsama, algılama ve beklenti edimlerinin teknik çevre ile ilişkisini ele alarak başlamıştı ve öncelikle yazılı kayıtların ardından analog ve dijital belleklerin toplumsal ve zihinsel…

01 Nisan 2024

Manuel Knoll* Osmanlı İmparatorluğu devrinde yurtdışına okumaya giden öğrenciler genelde Fransa’yı seçmişti. Osmanlı yöneticileri ve seçkinleri Fransızcayı ikinci dilleri gibi konuşurdu. 1868 yılında kurulan Galatasaray Lisesi’nin etkisi burada yadsınamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme sürecinde, özellikle 1933 ve sonrasında, Osmanlı Devleti’yle özdeşleşen Fransız eğitim usulü geri planda kalmıştır. Osmanlılar ve Almanların yakın ilişkiler kurduğu I. Dünya Savaşı’ndan…