Yazı Arşivi

01 Ocak 2024

Abdullah Başaran* Yaşayan çağdaş filozoflardan Richard Kearney’in yaptığı bir söyleşisinde hermenötikçi merhum Paul Ricoeur şu tespitte bulunur: “Modern insan ne mitten yakasını sıyırabilir ne de ona yüzeysel değeriyle bakabilir. Mit daima bizimle birliktedir;” bu noktada Ricoeur şu uyarıyla düşüncesini noktalar: “fakat ona daima eleştirel olarak yaklaşmalıyız.”[1] Hakikaten de mitler ve mitolojiler çağı modern insanın çok…

01 Ocak 2024

Françoise Dastur* Bildiğimiz üzere, tarih bilimi önce Avrupa’da filizlendi, özellikle de MÖ 5. yüzyılda Yunanistan’da Herodotos ve Thukydides ile ortaya çıktığını söyleyebiliriz.[1] Zaten tarih [histoire] kelimesi de Yunanca istoria sözcüğünden gelir ve “araştırma”, “keşif”, “soruşturma” manalarını taşır. Fakat dünyanın öte tarafından da tarihçiler var: Çin’de MÖ 8. yüzyılda yıllıklar tutulmaya başlamış; Zuo Zhuan başlığını taşıyan…

01 Ocak 2024

Harun Kuşlu “Bir filozofun ne dediği mi yoksa niçin ve nasıl dediği mi önemli?” sorusuna “Elbette filozofun bir mesele hakkında ne söylediği de söylediklerini niçin ve nasıl söylediği de önemlidir” şeklinde cevap verebiliriz. Ancak bu cevaptan alacağımız netice bahse konu olan filozofun söylediklerinin felsefe tarihinin mi yoksa “şimdi ve burada” olup biten felsefenin mi bir…

01 Ocak 2024

Ekrem Demirli Oldum olası dünya ve insanlar hakkında iyimser fikirlere sahip olmuşumdur.  Dünyadaki her hadisenin belirli bir hayra müncer olacağından, her insanın nihayetinde hayra müteveccih olacağından pek tereddüt etmem. Var olmanın kendisi en büyük iyilik ise bu iyiliği idrak ettiğimiz dünya, onun sonsuz tecellilerini temaşa ettiğimiz insan neden kötü olsun ki? Bu iyimserliğin sebebi bilhassa…

01 Ocak 2024

Yunus Kaya 2020 ve 2021 yıllarında tecrübe ettiğimiz ve etkilerini hâlen anlamaya çalıştığımız Covid-19 pandemisinin önümüze serdiği en önemli hususlardan biri dünya ekonomisindeki eşitsizlikler ve paylaşım sorunudur. Sömürgecilik ve emperyalizm gibi tarihsel; küreselleşme ve neoliberal ekonomiye geçiş gibi daha güncel süreçlerin ortaya çıkardığı ülke içi ve ülkeler arası eşitsizlikler pandemi döneminde ve sonrasında can alıcı…

01 Ocak 2024

Adem Beyaz* 2014 yılında, doktora yapmak için Louvain Katolik Üniversitesini (LKÜ) gözüme kestirmiştim. Yayınlarından bildiğim ve birlikte çalışmayı da çok isteyeceğim bir felsefe hocasına bir proposal gönderdim. Çok umutluydum çünkü içerik ve yöntem olarak tutarlı olduğunu düşünüyordum. Gelen cevapta, özetle, benim önerdiğim konuların yaklaşık otuz yıl önce başka bir perspektif dâhilinde zaten çalışıldığını ve bugün…

01 Ocak 2024

Metin İzeti*   Yirminci yüzyılın insanı, fizyonomisini büyük ölçüde kaybettiği bir zamanda yaşıyor. Bu, insanın doğa ilkesiyle, yani logosla olan anlaşmasını büyük ölçüde unuttuğu bir zamandır. Bildiğimiz dünya, çeşitli figürler ve eşsiz mimiklerle doludur. Doğanın figürleri bazen farklı bazen de aynı atmosfer içerisinde renkler ve şekiller hâlinde bize yaklaşır. Bu fizyonomide özgürlük, tüm kavramların ayrı…

01 Ocak 2024

 Zahit Tiryaki*   Platon, Phaidros diyalogunda iki atın çektiği bir arabadan ve arabanın sürücüsünden bahseder. Söz konusu alegoride Platon güzel ve soylu atın iradeyi temsil ettiğini ve arabayı yani bedeni idealar alemine götürmeye çalıştığını; çirkin ve huysuz atın ise istek ve arzuları temsil ettiğini ve bedeni maddi hazlara çekmeye çalıştığını söyler. Zıt karakterli iki atın…

01 Ocak 2024

Yalçın Çetinkaya*   Müzik, onu besteleyen -insan olarak- bestecinin ve ait olduğu toplumun göstergesidir. İnsanın ve toplumun kalitesi yükseldikçe bu insanın ve toplumun müziği de daha kaliteli hâle gelecektir. Nitekim tespit edilebildiği kadarıyla, müzik ve insanlık tarihi birlikte incelendiğinde insan, toplum ve müzik arasındaki bu uygunluğu görebilmek mümkündür. Avrupa’da özellikle kilisenin etkisinden kurtulduktan ve Aydınlanma…

01 Ocak 2024

Fatih Hısım İdeolojilerin özlerinde seküler birer din olduğu tezi bilhassa Hannah Arendt’in kötülük ve totaliterlik üzerine yaptığı çalışmalarda belirgin hâle gelmiştir. Arendt’e göre ideolojiler, gerçeklik iddiasını tekelleştiren, diğer inanç ve düşünceleri yok sayan totaliter bir ruha sahiptir. Bunun ötesinde ideolojilerin insanların doğasında olan çoğulculuğu ve çeşitliliği içten çökerttiğini, ayrıca diyalog ve bireysel düşünce yerine kitlesel…