Kültür-Sanat


01 Ekim 2013

Masal, bir meselenin hayaldeki çözümüdür. Gerçeklikle başa çıkmak için insanı daha kuvvetli kılmaya çalışır, yaşamın lezzetli tarafını vurgular, keder ile dalga geçer fütursuzca, zaman içinde bir ileri, bir geri gider, bitmez ve tükenmez bir zevk ile insana seslenir. Masallar sadece çocuklara hitap etmez. Her okunduğunda içimizdeki çocuğa da dokunur. Günümüzde masallar artık filme dönüşüyor. Keman…

01 Ekim 2013

Karşıt kültür (Counter-Culture) fikrini ilk kez 1960’lı yıllarda, sosyolog John Milton Yinger, ünlü American Sociological Rewiew dergisinde öne sürmüştü. Toplumun tümü üzerinde etkin olan kültürün yanı sıra sadece küçük gruplar tarafından yaşanan alt kültürlerin de olduğunun altını çizen bu makale, yepyeni bir fikir ve sanat hareketinin doğuşuna öncülük etti. Kısa bir zaman sonra Paris’ten başlayarak,…

01 Ekim 2013

Paris Per Laşez Mezarlığı’nın Müslümanlara ayrılan kabirlerinde yatan İsmail Hakkı Bey başta olmak üzere, tüm diğer rahmetlileriyle kuş diliyle vedalaştıktan sonra, kanat çırpıp gökyüzündeki bulutlara doğru henüz yol almaya başlamıştık ki, ardımızdan bir karganın “aaahlaaak, aahlaak!” diyen sesini duyduk. Epey sonra Akdeniz geride, aşağılarda kaldı. Bu denizin güneyinden kuzeyine yılın her günü bir göçmen akını…

01 Temmuz 2013

Yirminci yüzyılın başlarında, Avrupa’da dünyaya gelen ve hemen hemen yaşıt olan Fritjof Schuon, Titus Burckhardt ve Martin Lings’in yolları muhtemelen kendilerinin de tahmin edemeyeceği bir ilginin rabıtasıya kesişir ve zamanla aynı merkeze doğru yönelmeye başlar. Schuon 1907’de Basel’de, Burckhardt 1908’de Floransa’da ve Lings ise 1909’da Manchester’da dünyaya gelir. Aristokrat bir ailede dünyaya gelen Burckhardt’ın babası…

01 Temmuz 2013

Bir zamanlar dünyanın her bucağına medeniyet götürme yarışında en önlerde olanlardan, Yedi Düvel’den birisinin baş şehri burası: Paris. Çılgınca tüketim ve bu tüketimde her tüketilen nesnenin ‘‘en güzel paket’’ edildiği şehir. Burada ne arzular frenenlenebiliyor ne de onları tatmin hırsları. Édith Piaf, Maria Callas ve Ahmet Kaya (1956-2000) gibi, Allah vergisi güzel seslere sahip birçok…

01 Temmuz 2013

Geçtiğimiz yüzyılın başlarında, dinden alabildiğine uzaklaşmış Batı insanı içine düştüğü çukuru neyin kapatacağını bilmez bir hâldeyken, buhrandan kurtuluşun çağlar boyu değişmeyen Hakikate bağlılıkla gerçekleşebileceğini ilan eden bir grubun doğuşuna tanık olmuştur. Gelenekselci (Traditionalist) Ekol adı verilen bu grubun önde gelen sözcüleri, Fransız asıllı Müslüman mütefekkir René Guénon, Sri Lankalı Ananda Kentish Coomaraswamy ve Frithjof Schuon’dur….

01 Temmuz 2013

Gelenekselcilik, modern dünyada ve akademik çevrelerde nostaljik, anakronik, duygusal ve sübjektif olduğu gerekçesiyle eleştirilirken, geleneksel dünyada ‘‘modernizmin paradigmalarıyla geleneksel öğretileri telif etme amacı güttüğü’’ iddialarına konu olmuştur. Bu eleştiriler, Guénon tarafından kurulan, Genonyen veya Gelenekselcilik isimleriyle anılan yekpare bir ekolün var olduğu varsayımına dayanırken, bu tasnif bağlamında ismi geçen düşünürlerin büyük bir kısmı, savundukları Halidî…

01 Temmuz 2013

Düşüncenin temel kodları olan kavramlar, ister zihinsel birer temsil olsun, ister doğuştan gelsin, ister toplumsal tecrübelerden aynen kopya edilmiş yahut bireysel izlenimlerin güçlenmesi suretiyle sonradan öğrenilmiş olsun, öteden beri daima sosyal pratiklerle ilişkilendirilmiş ve pek çok felsefeciye göre bir sınıfsal ayrım ve toplumsal kategorize aracı olarak kullanılagelmişlerdir. Diğer bir deyişle kavramlar, zihnin dış dünya ile…

01 Temmuz 2013

Hayat Kesiti Floransa doğumlu (1908) Titus Burckhardt, Alman asıllı bir İsviçrelidir. Basel’li âilesi ve çevresi aristokrat ve sanatçı kimselerden müteşekkildi. Şöyle ki babası Carl Burckhardt tanınmış bir heykeltraş, amcası Jacop Burckhardt ise eserleri çeşitli dillere çevrilmiş olan -Türkçe de bunlardandır- 1900’lerin ünlü sanat tarihçilerinden biridir. Burckhardt ilk öğrencilik yıllarını Basel’de, Gelenekselci ekolün kurucularından Frithjof Schoun’la…

01 Temmuz 2013

Şeyh-i Ekber Futûhât’ında şöyle der: ‘‘Bil ki! Berzah, iki durumu ayıran ve hiҫbir zaman uҫ olmayan bir şeydir. Örnek olarak, gölge ve güneşi ayıran ҫizgiyi verebiliriz… Berzah, bilinen-bilinmeyen, var olan-olmayan, olumlanan-olumsuzlanan, akledilir olan-olmayan şeyler arasında bir durum olduğu iҫin berzah diye isimlendirildi. Çünkü onu algıladığında şayet akıllı isen varolan bir şeyi algıladığını bilirsin. Gözün onun…