Kültür-Sanat


23 Haziran 2017

Sanat, insanı maddi dünyanın endişe, telaş ve sıkıntılarından güvenli, sakin bir limana doğru çağırır. Ebru da beni tam böyle dağdağalı bir dönemimde sinesine çekiverdi. Bir yandan Yüksek Lisans tezimin konusunu oluşturan Es-Seyyid Mehmet Emin Vahid Efendi’nin Paris seyahatinde yaşadığı sıkıntılar ile boğuşuyor, bir yandan da öğretmenliğe yeni başlamanın verdiği “tarihimizi doğru öğretebilme” kaygı ve heyecanını…

21 Haziran 2017

Sultan II. Mahmud’un tahta geçmesiyle hız kazanan Batılılaşma hareketleri birçok alan gibi klasik Türk musikisini de etkiledi. 1826’da Yeniçeri Ocağı’yla beraber mehterin kapatılıp yerine Batı müziğinin hâkim olduğu Mızıka-yı Hümâyûn’un kurulması ve başına paşalık ünvanıyla İtalyan Giuseppe Donizetti’nin getirilmesi buna en güzel örnektir. Bu dönemden sonra, birçok genç Batı müziği eğitimi için Avrupa’ya gönderildi. Geleneksel…

16 Haziran 2017

Hüsn-i hat konusundaki en önemli başvuru kaynaklarından olan Tuhfe-i Hattâtîn (yazılışı 1173–1184/1760–1770) adlı risalenin yazarı Müstakîmzâde Süleyman Sa‘deddin Efendi şöyle der eserinin bir yerinde: “Ehl-i hatt ve kitâbet dahi bu bâbda ulemâya mülhaklardur ki fenn-i hattın ilim oldığı عَلَّمَ بِالْقَلَم [“alleme bi’l-kalemi”: Alak suresi, 96:4] ta‘bîr-i cedîrinden ta‘lim olunur.” Yani Kur’ân-ı Kerîm’e atıfta bulunarak hattat…

24 Mart 2017

Kudüs’ün kutsallığı tartışma konusu değildir. Tartışma konusu olan şey kutsallığın derecelendirmeyle ölçülüp ölçülemeyeceğidir (ve eğer ölçülebilirse nasıl ölçülebileceğidir). Bir yerin kutsallığının tamamen ya da öncelikli olarak o yeri kutsal kabul eden iki ya da daha çok gruptan sadece birisine ait olduğunun iddia edilip edilemeyeceğidir (ve kutsallığın bu gruplar arasında, o yerin her bir grup için…

21 Mart 2017

Bali Efendi’nin garip kalmış türbesinde üç İhlâs bir Fâtiha‘lık anın verdiği huzuru başka bir şekilde Paşmaklı’nın dağ yamaçlarındaki bir pınarın soğuk suyundan ağuçlarımızla içtikten sonra, vücut susamışlığımızın giderilmesiyle bir daha yaşıyoruz. Garip kalmış, çünkü bu coğrafyanın son iki asırda hem de birkaç kez “adalet” yerine “hürriyet” dağıtanlarınca savrulmasından sonra, eski külliyenin yerine Sveti Prorok İliya…

17 Mart 2017

Ölüm, irfan perspektifinden bakınca hayatın öteki yüzü… Hayatla ölüm, bir madalyonun iki yüzü gibi birbirine bağlı… Hayat, ölümün mahiyetini belirlerken, ölüm de hayatın anlamını inşa ediyor. Ölümle yüzleşme, bir “sınır tecrübesi” olarak hayatın anlaşılamayan katmanlarının açılmasına hizmet ediyor. İlme’l-yakîn’den ayne’l-yakîn’e geçiş ölümle hayat arasındaki incecik berzahın fiilî tecrübesini yaşamakla mümkün oluyor ancak. Efendimiz (s.a.v.)’in “Ölmeden…

29 Aralık 2016

Belli bir konudaki bilgi ustalığı dünyanın her yerinde artık “Prof. Dr.” olarak adlandırılıyor. Türk dili ve edebiyatı uzmanı Dr. Fatma Yelkovan da bir süredir kendi alanındaki bilgi ustalığını, yani profesör payesini alabilmek için son merhaleye gelmişti. Aldığı davet yazısında, yarın için, “Osmanlı Türkçesinde 15. Yüzyıl Şiirleri ve Cem Sultan’ın Şiirlerinde Hüzün” hakkında akademik heyet ve…

27 Aralık 2016

Edebiyat kelimesinin kök anlamı “edep ilmi”dir. Edep kavramı, geleneksel anlam dünyası bakımından terbiye, eğitim, görgü, sınırlarını bilme, haddini bilme, eşya bilgisi, varoluşsal bilgi vs. gibi anlam çerçevelerine sahiptir. Bu bağlamda edebiyatı, en genel biçimde, “insanın varoluşuna ilişkin sorular sorması ve cevaplar araması” biçiminde tanımlamak mümkün görünüyor. Bu tanımın daha çok geleneksel dünyaya özgü olduğu ayrıca…

20 Aralık 2016

Günümüz entelektüel Kudüslü karakteri tarihsel olarak Osmanlı devrinden gelmektedir. Bu karakterin oluşması Memlûk ve erken Osmanlı döneminde başlamış ve on dokuzuncu yüzyılın üçüncü çeyreğinde Tanzimat ile beraber tam anlamıyla meyve vermiştir. İdari ve hukuki yenilikler Osmanlı mirasının şekillenmesinde ve genel anlamda Arap dünyasının modernleşmesi için ön ayak olması hususunda büyük bir rol oynamıştır ve bilhassa…

16 Aralık 2016

Sevgili dostlar! Dergimizin bir önceki sayısında, sizlerle müziğimizin genel konuları hakkında biraz sohbet etmiştik. Bu sayımızda, vefatının 20. senesini idrak ettiğimiz sevgili ve rahmetli hocam Bekir Sıdkî Sezgin’i sizlere tanıtmak istiyorum. Bekir Sıdkî Sezgin, 1936’da İstanbul’da doğdu. Çok iyi bir mûsıkîşinâs olan babası, Hâfız Hüseyin Efendi, İstanbul Cerrahpaşa‘daki bir camide müezzinlik görevi yapan bir zattı….