Felsefe


01 Temmuz 2013

Gazzâlîʼnin yaşadığı dönem ve eserleri ile aramızda dokuz asırlık bir zaman dilimi bulunuyor. Öyle ki, bizden çok uzak bir ortaçağ düşünürünün, bize bugünkü problemlere ilişkin tavsiyelerde bulunabilmesinin ve bu problemlere nasıl yaklaşacağımız konusunda bize yardımcı olabilmesinin tahayyülü zor görünüyor. Ancak söz konusu felsefi ve teolojik problemler öyle bir niteliğe sahiptir ki, bazen geçen zaman onları…

01 Temmuz 2013

İslam bilim ve düşünce tarihinde hiçbir düşünür tercihleri ve fırkalar hakkındaki tavrıyla İmam Gazzâlî kadar müessir olmamıştı. Öyle ki, onun tercihleri, kısa ömrüne sığdırdığı onlarca kitabında tezahür eden bilim adamlığı kimliğinin bile önüne geçmiş, İslam dünyasında biline gelen hakikat fırkalarına dair tespit ve değerlendirmeleri düşünce hayatının gidişatına yön vermişti. Öte yandan Gazzâlî’nin bu tavrı bilhassa…

01 Temmuz 2013

Varlık nedir? Bilgi nedir? Bu iki temel sorudan ilkine Batı felsefesinde verilen cevaplar Heidegger’i tatmin etmemiş görünmektedir, nitekim o Batı metafiziğinin “Varlığın Hakikati” konusunu savsakladığını düşünmektedir. Batı düşüncesinde böyle bir savsaklamanın olup olmadığını sorgulamadan önce, Batı’da sahih bir “metafizik öğreti”nin varolup olmadığını sorgulamak daha yerinde bir tavır gibi görünmektedir. Bu çerçevede René Guénon’un ve tali…

01 Temmuz 2013

Yirminci yüzyılın bilhassa ikinci yarısından itibaren Gazzâlî sonrasında İslam dünyasında felsefenin toplumsal ve siyasi desteğini kaybettiğini ve bu nedenle on ikinci yüzyıldan sonra gerçek anlamda felsefî bir faaliyetten bahsedilemeyeceği kanısı yaygınlaştı. Oryantalistler tarafından ileri sürülen bu iddia bir kısmı gayet haklı görünen saiklerle felsefî ve dinî mirası sorgulama amacı güden Müslüman aydın ve akademisyenlerce de…

01 Nisan 2013

Tasavvuf ile felsefe arasındaki ilişkiyi ele almak çetin bir iş! Çünkü felsefenin ‘‘akılcılığı’’ ile tasavvufun tam olarak ne anlama geldiğinden bir türlü emin olmadığımız ‘‘halciliği’’ arasındaki karşıtlık pek çok insanda neredeyse bir dogma haline gelmiştir. Böyle bir durumda iki şeyin ilişkisinden söz etmek, büyük ölçüde şartlanmalara hitap ederek konunun etrafında dolaşmak zorunda bırakabilir kişiyi. Öyle…

01 Nisan 2013

Genel olarak romantizm ve özel olarak Alman Romantizmi estetik, siyasi ve felsefi boyutları bulunan bir akım olarak, döneminde hâkim olan ve aklı, oranı, simetriyi yücelten, sanat eserini akıl tarafından bilinebilen ideal formların duyusal alanda temsil edilmesi üzerinden anlamlandıran anlayışlara bir karşı çıkış içermektedir. Felsefi açıdan her şeyin akılla açıklanabileceği düşüncesine karşı bireyi, bireyin iradesinin ve…

01 Nisan 2013

Alman Romantizmi’nin, 1797 ve 1802 yılları arasındaki dönemde Erken Romantizm (Frühromantik) olarak anılan ve Berlin’de ortaya çıkıp, sonrasında Jena’ya yerleşen ilk grubu içinde, kardeş olan August Wilhelm Schlegel ve Friedrich Schlegel, romancı Ludwig Tieck, doğa filozofu Schelling, teolog Schleiermacher, sanat tarihçisi Wackenroder, Novalis takma adını kullanan şair ve filozof Hardenberg ve Hörderlin gibi isimler sayılabilir….

01 Ocak 2013

Muhammed İkbal, Peyam-ı Maşrık başlıklı eserinde Hegel’in felsefesine önemli bir tenkit yöneltir. İkbal’in bu kritiği Hegel’in muazzam felsefi sistemine yöneltilmiş en esaslı ve tutarlı tenkitlerden biridir. Hegel’in sisteminin kalbine hedefleyen istihzayla karışık bu şairane kritik, filozofun tefekkür binasını temellerinden sarsacak güçtedir. Şöyle diyor İkbal, “Hegel” başlıklı şiirinde: Her ne kadar düşüncesinin bakir kızı gelinler gibi…

01 Ocak 2013

Osmanlı bilgini Taşköprülüzāde, Miftāh el-saāde ve misbāh el-siyāde adlı eserinde, insana dair ne varsa, ancak ve ancak bilgiyi kendine hāssa kılmasından (…ve mā-zāke illā li-ihtisāsihi bi-ilm) kaynaklandığını söyler. Başka bir deyişle, bilgi, insanı beşer olmaktan insan olmaya taşıyan, insan kılan en önemli özelliktir. Bu nedenle, Hz. İnsan’ı eskilerin ve yenilerin bilgisini kuşatan (cāmi ulūm el-evvelīn…

01 Ocak 2013

İslam ile Kadim Mirasın Karşılaşması: Tercümeler Olmasaydı Ne Olmazdı? İslam’ın kendi dışındaki dünyayla ilişkisini ve özellikle tercümeler yoluyla gerçekleşen karşılaşmaların neticelerini doğru anlamak için bir varsayım kurgulayabiliriz: Harici amiller olmasaydı İslam’da bilim ve düşüncenin istikameti nasıl olurdu? Başka bir ifadeyle Grek felsefesi, Hristiyan ilahiyatı, İran geleneği, Hint bilim ve düşüncesi Müslümanlarca tanınmamış olsaydı, İslam’da bir…