Yazı Arşivi

Latince Modo (bugün) sözcüğünden türeyen modern kelimesi, güzel sanatlarda belli bir estetik anlayışı ifade eder. Kelime, 19. yy’da, içinde yaşanılan asır anlamında, 20. yy’dan itibaren ise geçmiş zamanın karşıtı olarak kullanılmaya başlanmış ve böylece günümüze gelmiştir. Ebediyetin kalıcı ve değişmeyen değerlerinin tersine, modernliğin konusu geçici ve değişken olandır. Modern olmak; gelenek, din, örf gibi değerlerden…

1.Mesele: Günümüzde Müslümanlar yaklaşık yüzelli yıldan beri devam eden ve farklı bölgelerde, farklı şekillerde gerçekleşen, ama aynı neticeyi veren bir süreç neticesinde ikiyüzyıl önce sahip oldukları, yaşadıkları, herkese tanıdık ve bildik gelen, herkesin iştirak ederek devamını sağladığı bir kültürden fersah fersah uzaklaşmış durumdadırlar. Bugün yaşayan nesil 18. yüzyılda yaşayıp eserlerini vermiş olan, İsmail Hakkı Bursevi…

Bir rivayette Hz. Peygamber’in, “Rabbim bana eşyanın hakikatlerini, nasılsalar öylece, göster.” diye dua ettiği belirtilir. Bu rivayet, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Müslümanların vahiyle bildirilen hakikatleri evrensel bir zeminde kavrama çabasının en veciz ifadelerinden biridir. Zira Hz. Osman döneminin sonlarında başlayıp Hz. Ali’nin hilafetinde zirveye taşınan dinî, kültürel ve siyasî sorunlar Müslümanların önce insanla, ardından Tanrı’nın…
Gazâlî’nin Döneminin Fizik Bilimine Yaklaşımı ve Bugün İçin Ondan Öğrenebileceklerimiz
Frank Griffel

Miladi 1111 yılında İran’da ölen Gazâlî, İbn Sînâ (öl. 1037)’nın bilimsel (wissenschaftlichen) fizik öğretileri ile ayrıntılı olarak meşgul olan, döneminin en etkili din adamlarından biriydi. Gazâlî, hiç kimsenin öğretisinin bir bütün olarak mahkum edilmemesi gerektiğini defaatle vurgular. Daha ziyade kişi, bir öğreti sisteminin doğruluğunu ya da yanlışlığını değerlendirmeye geçmeden önce ona aşinalık kesbetmelidir. Bunun dışında…

Kartezyen felsefesinin kurucusu Rene Descartes bir ağaç istiaresiyle bilimler arası ilişkileri ve özellikle metafizik ile öteki bilimlerin irtibatını ortaya koyar: Bilimler bir ağacın unsurları gibi birbirine bağlıdır. Ağacın gövdesini fizik, dallarını öteki tikel bilimler teşkil ederken, ağacın gayesi olan meyvesi ise ahlak ilmine tekabül eder. Bu benzetme, farklı şekillerde felsefede ve tasavvufta aşina olduğumuz bir…

Geçenlerde gezme imkânı bulduğum bir ebru sergisinde, zeminlerinde yaklaşık onar santimlik aralar bırakılarak iç-içe çerçevelenmiş üç ebruyu içeren bir levhaya gözüm takıldı. Ona özel bir ilgiyle baktığımı fark eden ebru sanatçısı hanım merakla yanıma yaklaştığında, kendisine bu levhayı tek teknede oluşturmasının mümkün olmadığını söyleyerek, nasıl yaptığını sordum. Gayet rahat bir eda ile hatta biraz da…

Cennet, hepimizin büyük bir merakla arzuladığı yerin adı. Orası hayatın ızdırabından uzak, -tabiri caizse- kurtuluşa ereceğimiz nokta. İdeal, kâmil ve harikulâde olan. Saflık, güzellik, yücelik, sonsuzluk ve sınırsız haz gibi olumlu tüm kavramları sinesinde barındıran, vadedilmiş mekân. Bazen altından ırmaklar akan bir bahçe, eşsiz bir manzara, bir bağ ve bazen de bir ülke, benzersiz güzellikler…

Yazımın aynı başlığı taşıyan ilk bölümünde tasavvufun doğuşuna ve ilk mutasavvıflara değinmiş, Osmanlı toplumunda tasavvufun yerini ele almış, Cumhuriyet sonrası yaşanan kırılma ve Mevlevilik’in (ve Mevlevi ayinlerinin) giderek bir gösteri hâline getirildiğini ifade etmeye çalışmıştım. Yazımın bu ikinci bölümünde, yaşanan yozlaşmayı ve bugün gelinen noktayı özetlemeye çalışacağım. YOZLAŞMA DÖNEMİ Uzun yıllar süren yasak döneminden sonra,…

Kültür toplumların geçmişlerini ve geleceklerini yansıtan aynadır. Bir yandan yaşanılana, diğer yandan gelecekteki muhtemel yaşam biçimlerine yön veren değerler toplamıdır. Geçen yüzyılın başında, “Berlin’in şu mu’azzam, mücessem, müheykel medeniyyetgâhının içinde bir öksüz vaziyetindeyim.” diyen Celâl Nuri hissince, günümüzde de aynı duygularla binlerce insanımızın yaşıyor olduğuna şahit oluyoruz. Avrupa medeniyetine mensup Almanya içinde mütemmim bir cüz…

Ülkemizin arkeolojik zenginlikleri hepimiz için, her zaman bir övünç kaynağı olmuştur; ancak uygarlık tarihi açısından bu kadar önemli bir birikime sahip olmanın bizlere övünmenin yanı sıra bazı sorumluluklar getirdiği de genellikle göz ardı ettiğimiz bir konudur. Bu yazı kapsamında ne ülkemiz topraklarında yaşamış olan kültürleri ana çizgileri ile tanıtmaya, ne de arkeolojik kalıntıların zenginliğini, ören…