Dosya


05 Kasım 2018

İslam entelektüel geleneğini oluşturan hiçbir nazari ya da abidevi ekol, tasavvuf geleneğinde olduğu kadar kapsamlı, özgün ve iddialı bir antropoloji doktrini geliştirmemiştir denilseydi bu hüküm, hiç de abartılı olmazdı. Zira İslam düşüncesinde, tasavvuf antropolojisi dışında Tanrıyı ve âlemi anlamayı insanla bu denli sıkı biçimde ilişkilendiren, insana en güçlü şekilde vurgu yapıp buna dair çok geniş…

02 Kasım 2018

İnsanın Müstesna Mevkisi: İbrahimî Miras İnsanın müstesna mevkisi İbrahimî dinlerin, yani Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’ın şekillendirdiği kültürlere borçludur büyük ölçüde. Asırlar boyunca, dinden gelen asli dürtü sekülerleşmiş ve modernleşmiştir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler -bunlara ilaveten kapitalizm ve sosyalizm- bu ayrıcalıklı varlığın, “insan”ın gelişmesine ve yükselmesine yardım etmiştir. Bunun sonucunda, günümüzün küreselleşmiş dünyasında neredeyse herkes insanlıkla…

30 Ekim 2018

II. Meşrutiyet döneminin fikrî ve idari hayatına damga vurmuş şahsiyetlerden biri olan Musa Kâzım Efendi, Osmanlı Devleti’nin 121. şeyhülislamıdır. Erzurum’un Tortum kazasına bağlı Vihik (Pehlivanlı) köyünde 1861 yılında dünyaya gelen şeyhülislam, on iki yaşlarındayken köyündeki Nakşibendî-Hâlidî şeyhi Hacı Mehmed Necati Efendi’nin (ö. 1925) uhdesinde ilim yoluna koyulmuş, aynı zamanda tarikat terbiyesine tabi olmuştur. Erzurum, Konya…

26 Ekim 2018

İki iddiam olacak; ilk olarak modern tasarı buhrandadır, öyle ki çevremizi, organik insan topluluklarımızı ve ruhlarımızı nerdeyse tümüyle harap etmeyi becerebildik. İkinci olarak, bu tahribatı herhangi bir doğal kuvvet veya tanrısal bir el değil insanlar gerçekleştirdi. Bu iki varsayıma katılmayanların makaleyi okumaları gerekmiyor, bu, onlara göre bir yazı değil zira. Modernliğin buhranının insani bir üretim…

23 Ekim 2018

Herhangi bir canlı hakkında konuşmak ile insan hakkında konuşmak esaslı bir takım farklılıklar içerir. Mesela bir çita saatte 90 km. hızla koşuyorsa dünyanın neresinde olursa olsun bütün çitaların bir hastalık ya da engel olmadığı takdirde aynı veya yakın hızla koştuğu görülür. Kuşkusuz hayvanlar dünyasında bir türün fertleri arasında bölgesel farklılık bulunur. Fakat bu farklılıklar, aynı…

20 Ağustos 2018

“Güçlü ölüler için tahayyül ettiğimiz yok oluşun azameti, işte bu Okuduğumuz ve işittiğimiz o güzelim masallar Ölümsüz suyun ebedî çeşmesi Cennetten bir kâse sunuyor hepimize” (John Keats) „İnsan düşüncesinin rasyonel boyutlarına fazlasıyla önem verilmesi ve yoğunlaşılması, kaçınılmaz olarak, yalnızca aynı ölçüde muktedir olduğu muhayyileye dayalı düşünme kabiliyetlerine karşı bir haksızlık yapılmasıyla sonuçlanmadı; aynı zamanda, insanın…

16 Ağustos 2018

Makinelerin insanların yerini alacakları korkusu Sanayi Devrimi kadar eski bir olgudur, zira o dönemde Britanyalı dokuma tezgâhı kullanıcıları da otomatik dokuma makineleriyle mücadele etmek durumunda kalmışlardı. Günümüzde yalnızca görevlerini otomatik olarak yerine getirmekle kalmayıp ayrıca yeni görevlerini nasıl yerine getireceklerini de öğrenebilen -hem de insandan daha hızlı öğrenebilen- makinelerle uğraşmak durumundayız. Makineler saniyeler içinde petabaytlarca…

12 Ağustos 2018

Çok eski dönemden beri insan, pek çok şeyde düzen arayışı içinde olmuş ve bu, çeşitli yollarla elde ettiği bilgileri de içine alarak onları tasnif etme ve çeşitli kümeler altında toplama ihtiyacını doğurmuştur. Böylelikle bilgilerin hangi kümeler altında yer aldığı ve kümelerin birbiriyle olan bağlantısı ve sınırı birlik oluşturacak şekilde ortaya konulmuştur. Kümeler bazen bilginin konusu,…

08 Ağustos 2018

İslam düşünce tarihinde, insanların elde ettikleri bilgilerin ve belirli bir tedvin çalışması sayesinde disipline dönüşebilmiş ilimlerin tasnifine dair ortaya çıkan düşünceler ve telif edilen eserler, esas itibarıyla iki farklı çizgiyi takip etmektedirler. Bu çizgiler, varlık hakkındaki kuşatıcı ve kesin bilginin yani metafizik bilginin hangi yolla elde edilebileceği sorusuna verilen cevaplar ışığında şekillenen muhtelif ilim anlayışlarını…

04 Ağustos 2018

Sunuş: Her medeniyeti, diğer medeniyetlerden farklı ve biricik kılan özellik “bilgi ve (b)ilim”e dair tasavvurlarıdır. Bu tasavvurlar çerçevesinde insan-tabiat-yaratıcı ilişkilerini temellendirir. Bilgi”nin mahiyeti, felsefe tarihinin ilk dönemlerinden beri üzerine düşünülen bu kavram genel olarak “test edilmiş, haklı kılınmış doğru inanç” olarak tanımlanır. Bilgiyi bir inanç tarzı şeklinde sunmak, hem bilginin hem de inancın aynı objelere…