Yazı Arşivi

22 Ocak 2015

Tarih boyunca insanlar farklı yaşam koşulları, doğum yeri ve cinsiyetlerine bağlı olarak “biz” ve “onlar” şeklinde kategorize edilmiştir. Ancak, böyle bir kategorileştirmenin temelinde esasen hiyerarşik varsayımlar bulunmamaktadır. Kişiler “onlar” olarak tanımlanmış olsa da bu “biz”den aşağı oldukları anlamına gelmek zorunda değildir. “Yukarı köyde yaşayanlar”, “aşağı köyde yaşayanlar” gibi ayrımlar insanın çevresine düzen vermek için kullanılmaktadır….

16 Ocak 2015

Barbar [kavramı] Yunanistan’da tarih sahnesine çıktığında, bunu tek başına yapmadı, aksine kelime Yunanlar-Barbarlar kelime çiftinin kanonik kullanım formu ile birlikte ortaya çıktı. Ve bu kelime/kavram çifti uzun süre boyunca Avrupa tarihinde tedavülde kaldı. Bu çift, kategorilere ayırma gücüyle, [mekânı çeşitli] alanlara bölüyor, birtakım yerler tahsis ediyor, politikalar ilham edip onları meşru kılıyor, ötekilik ve kimlik…

11 Ocak 2015

İslam ve Müslümanlık denince, temel kaynak ve referans mercii itibariyle Kur’an ve Sünnet akla gelir. Bu iki temel kaynak açısından bakıldığında, “İslam ve Müslümanlar için öteki/ötekiler kategorisinden söz edilebilir mi?” sorusunun cevabı, “Kesinlikle, evet” diye formüle edilebilir. Belki bu yazının en sonuna ertelenmesi gereken hükmü en başından vermek ajitatif ve provakatif bulunulabilir; fakat İslam’ın iki…

06 Ocak 2015

Filozoflar, ilahiyatçılar ve sosyal bilimciler asırlarca ötekiliğin içerdiği anlamlar üzerine düşünmüştür. Örneğin Hegel ötekinin tanınmasının kendilik bilincinin ve kendilik bilgisinin temel bir bileşeni olduğunu söyler. Ancak başkalarını tanımaya başladığımızda kendimizi tanımaya başlarız. Şahsi Kimlik Ötekilik, yabancılık, farklılık yahut yabancılaşma duygusu sıklıkla insan farklı dinî inançtan, kültürden kişilerle karşılaştığında ve kendi iç çelişkileriyle yüzleştiğinde deneyimlenir. Her…

01 Ocak 2015

Bir ilim dalında yahut bir düşünce hareketindeki tekdüzeliği, değişmeleri, sıçramaları, farklılaşmaları, kırılmaları, unutuş ve hatırlayışları, seyrelme ve sıkılaşmaları takip edebilmek için yoğunlaşacağımız iki alan var. Biri ana kavramların ve terimlerin -isimleri aynı kalsa bile- muhtevalarının, tariflerinin, unsurlarının değişip değişmediğini kontrol edebileceğimiz çerçeve. Tarifin, unsurların farklılaşması ve bunun hacmi, merkeziliği bize değişmenin zamanını, değiştirici/dönüştürücü kişiyi ve…

01 Ocak 2015

Bilimler arasında metafiziği ayrıştıran en bariz hususiyet, bütün bilimler varlığı tikel bir yönüyle ele alırken metafiziğin varlık hakkında tümel bir araştırma yapmasıdır. Geçmişte ve günümüzde metafizik bilgi üzerinde ne kadar tartışma yapılırsa yapılsın vaziyet değişmedi: Metafizik varlık hakkında tümel (külli) bir bilgi sahibi olmak için yapılır ve bütün varlık ve varlığı araştıran bilimler için ilkeler…

01 Ocak 2015

Aslında bugün “İslam” yahut “Hristiyanlık”ın tek bir tarifinden ne kadar söz edebilirsek “Yahudilik”ten de o kadar söz edebiliriz. Zira bütün dünya dinleri etnik, toplumsal ve iktisadi unsurların önemli bir rol oynadığı çok çeşitli ve dinle harmanlanmış kültürleri bünyelerinde barındırmaktadırlar. Herhangi bir dinden sayılan çeşitli gruplar içerisinde kimin bu halkaya dâhil olduğu, kimin olmadığı ve “öteki”…

01 Ekim 2014

Gün batımı ile şafak arasında sivrilir kötülüğün dişleri bozarak ahengini gülüşün. Ağır ağır bozar sütü kovanın içindeki sinek. Akrebin soframızda yürüyüşü ne çirkin! Bir ağız düşün inci gibi dişler yan yana parıldıyor. Varlıklarını birbirlerine borçlular. Bir diş eksilse içlerinden, bir kara delik açılsa, biliyorlar düşecekler kuyuya bir bir. Kalenin düşmemesi için tek bir tuğla düşmemeli…

01 Ekim 2014

Türkiye’deki İslamcılık düşüncesinin fikren ve amelen en somutlaşmış hâli kimdir? diye sorulsa akla gelecek ilk isim kuşkusuz Mehmet Akif Ersoy’dur. İstiklal Marşı’nın yazarı olduğundan “milli şair” olarak vasıflandırılan Akif’in asıl sıfatı “İslam şairi” olarak bilinir. Bunun nedeni şiirlerinde ele aldığı bütün konuları İslam dairesinde ele almış olması kadar İslam’ı bir hayat düsturu olarak ömrünün sonuna…

01 Ekim 2014

Bilenler biliyor, bilmeyenler de Sabah Ülkesi’nin Temmuz 2014 sayısında okumuşlardır: kültür ve edebiyat dünyasına adım atarak, güzeli ve doğruyu yazarak yayma eyleminde olmak isteyen, sonradan Almanya’daki Türk edebiyatına katkıları olan bazı şahıslara şair Cahit Zarifoğlu’nun doğrudan yazdığı mektupların, şahsi teşvik ve desteğinin somut birer göstergesi olduğu mâlum. Almanya’daki Türkçe edebiyat ortamında eksikliği son yıllarda daha…