Sabah Ülkesi

TARİHSEL ŞİMDİDE GÜNCEL BİR FELSEFE ÜZERİNE

Raúl Fornet-Betancourt*   Felsefe, büyük geleneğiyle haklı olarak gurur duyabilir ve duymalıdır da. Bundan bence kesinlikle şüphe duyulmamalı. Bana aynı derecede kesin olarak görünen şey, her çağın felsefesinin kendi gelişimi için bizzat felsefi gelenekle diyalog kurma zorunluluğudur. Bununla birlikte şu noktayı da göz önünde bulundurmak gerekir: Eğer felsefe bugün müzelik olmayacaksa, o hâlde “güncel felsefe”…

İSLAM DÜŞÜNCE GELENEĞİNDE İNSAN[1]

Asım Cüneyd Köksal*   İnsanın ne olduğuna ilişkin soru, düşünce tarihinde her büyük dönüşümün yaşandığı sıralarda yeniden sorulmuştur. Eski Yunan düşüncesinde ve İslam düşüncesinin altın çağında bu soruya verilen cevaplar hâlâ insanlık düşünce tarihinin dikkate değer mirası arasındadır. Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde insanın mahiyeti yeni bir araştırma ve farklı bir bakışın konusu olmuş; günümüzde de…

SINIR YANİ ÜÇÜNCÜ MEKÂNDA BEKLEMEK

Burhanettin TATAR*   İnsan, kendi sınırlarını aşabildiği için kendisini fark edebilen bir varlıktır. O, kendi bedeninin sınırlarına göre dünyayı iç (enfüs) ve dış (âfak) şeklinde ikiye bölmekte ve bir araya getirmektedir. Cildimiz işbu bölme ve bir araya getirme eyleminin en başat imkân ve mahallî olduğu için tümüyle ne bize ne de dış dünyaya aittir. Aksine…

FİLOZOFLARIN YAŞAMDAKİ ROLÜ

Erdal Yılmaz*   Filozoflar, birçok insana göre, gündelik hayatla doğrudan ilgisi olmayan, ilgisi olsa bile yaşamsal önem taşımayan hususlar üzerinde düşünür ve ürünler verirler. Diğer bir ifadeyle filozoflar olmasa da hayat olduğu gibi akıp gidecektir çünkü onların üretimi olan felsefenin, yaşamın niteliğini artırmada belirgin bir katkısı bulunmadığı düşünülür. Hatta bazıları, filozofların yaşam için çok da…

İSLAM’DA HUKUK ZİHNİYETİNİN GELİŞİMİ VE FIKIH İLMİNİN TEŞEKKÜLÜ -IV- TAKİP EDEN NESİLLERDE FIKHİ SEYİR VE İLERLEMELER

Nail Okuyucu*   İslam tarihinde sahabeyi takip eden nesiller, Tevbe suresinin 100. ayetinde geçen “muhacir ve ensara ihsan ile ittibâ edenler” ifadesinden hareketle genel olarak “tâbiûn” diye anılmakla birlikte, bu kelime özel olarak ikinci neslin adı olmuştur. Sahâbîleri tanıyarak Müslüman olan ve onların yolunu takip eden ikinci kuşağa Tâbiûn, onları takip eden üçüncü kuşak Müslümanlara…

İBN RÜŞD’ÜN AVRUPA RÖNESANSI VE AYDINLANMASINA ETKİSİ

Koert Debeuf*   1142’de, ölmeden bir yıl önce, Fransız düşünür ve rahip Petrus Abelardus son kitabını bitirdi. Latince yazılmış Collationes, bir Hristiyan, bir Yahudi ve bir filozof arasındaki diyaloğu aktarır. Ana karakter filozoftur. O, Hristiyanlık ile Yahudilikten hangisinin akla daha uygun olduğunu bilmek ister. İlk tartışma turunun sonunda filozof şu sonuca varır: Yahudiler aptal, Hristiyanlar…



SÖMÜRGESELLİK

Malcom Ferdinand* Atmosferdeki sera gazlarının yoğunluğunun artmaya devam etmesi ve buna ek olarak küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin hızla yok olması, insan dışındaki tüm hayvan türlerinin kötü muameleye maruz kalması, doğal kaynakların tükenmesi ve deniz ile kara ekosistemlerinin geri döndürülemez biçimde kirlenmesi, hepsi bir bütün olarak devam eden ekolojik krizin parçalarını oluşturuyor ve bu kriz, insan…

FELSEFE TARİHİNİ SÖMÜRGECİLİKTEN ARINDIRMAK

Souleymane Bachir Diagne * Sömürgecilikten arındırılmış (dekolonize edilmiş) felsefe tarihi, farklı bir felsefe tarihi düşünme zorunluluğundan ileri gelir; çünkü şimdiye kadar tesis edilmiş felsefe tarihi ve tarih felsefesi “Batı” coğrafyası içinde doğup gelişmiş ve daha baştan kendisini sıra dışı bir dar görüşlülükle tanımlayıp sınırlamıştır. Hegel, Husserl ve Levinas örneklerini burada anacağız. Batılı Olmayan Felsefe Konferansı…

İSLAM VE İDEOLOJİ[1]

Asım Cüneyd Köksal*   İslam bir ideoloji midir? Bu soruya hem İslam’ı gönülden benimseyen hem de İslam karşıtı tutumlar skalasının bir yerinde pozisyon tutan birçoklarınca olumlu cevap veriliyor. İdeolojinin İslam da dâhil olmak üzere dinleri kapsayan bir şümule sahip olup olmadığına karar vermek için, bu kavramın ortaya çıkışından itibaren tarihçesini gözden geçirmekte yarar var. “İdeoloji”…

BOŞLUĞUN ÇAĞRISI VE ELE GEÇİRİLEMEZLİĞİ

Burhanettin TATAR* Her insanın varlığı, kâinatta o insan için açılan yer, aralık ya da boşluk içinde görünür hâle gelir. Her insanı, kendi boşluğu içinde algılar, kendine özgü yerine referansla anlarız. Sözgelimi Fatih Sultan Mehmet, kendisine özgü boşluğuyla tarihte yerini aldığı için, onu asla bir başkasıyla karıştırmayız. Fatih’in yerini hiç kimse alamaz, zira her insan gibi,…

İSLAM’DA HUKUK ZİHNİYETİNİN GELİŞİMİ VE FIKIH İLMİNİN TEŞEKKÜLÜ -III- SAHABE VE KUŞATICI ŞER’Î/FIKHÎ DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN İNŞASI

Nail Okuyucu* Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şer‘î hukuku tesis için sunduğu teklife müspet cevap veren sahabe, onun irtihali akabinde bu hukuk anlayışının hayatiyetini muhafazası ve faal bir şekilde sürdürülmesi adına inisiyatif aldılar. Sahabenin bu inisiyatifi iki faaliyet alanı üzerinden ilerledi: 1. Hz. Peygamber’in yaşamı ve icraatlarını mutlak bir numune-i imtisal hâline getirebilme adına “sünnet”in bir mefhum…

ÇEVİRİ VE FELSEFE: ÇEVİRİDE BAŞKALIK VE EŞDEĞERLİK

Taha Tunç* Felsefeciler (ve sosyal bilimciler) çevirileri değerlendirirken kavramların çevirilerini dikkate alırlar genellikle. Bu durum felsefecinin kavram hassasiyetinin emaresidir ve felsefe çevirileri için kavramlar elbette vazgeçilmezdir. Ne var ki bu yaklaşımın çeviri üzerine düşünmek için yeterli bir perspektif sunduğunu düşünmek yanıltıcı olabilir. Felsefeci genellikle bir çeviriden kavramdaki aynılık ve özdeşlik boyutunu talep eder. Metin boyunca…