Yazı Arşivi

1. Hatırlatma: Felsefe Tarihine Kısa Bir Yolculuk Felsefe tarihinde kısa bir gezinti yapmama müsaade edin. Bu gezintinin amacı alıntılar yapmak değil, toplumumuzun geçirmiş olduğu dönüşümü tasvir etmektir. Hafıza kelimesi bu dönüşüme eşlik etmiş ve bunu kendi gerçekleştirmiştir ve bu sebeple modernlikle birlikte ortaya çıkmış olan paradigmalar, bu değişiminin sonuçlarını bizlere göstermek için oldukça uygundur. Platon’da…

Sorumluluk kavramı, yani ahlaki yükümlülükler ve görev, özünde etiğin bir parçasıdır. Etik en genel anlamıyla, kişinin neyi yapması ve neyi yapmaması sorusunu ilgilendirmektedir. Bunların son zamanlardaki farklılaşmasını bir kenara bırakırsak, bu “–malı” ve “–mamalı” tavsiyeleri çoğunlukla ya otoriteye (“Çünkü XYZ böyle der.”) ya da şüphesiz bir yasayı içeren uzlaşmaya (“Çünkü biz bunun üzerinde mutabıkız.”) dayanmaktadır….

Kur’an, insanoğlunun yeryüzünde gerçekleştirmekle yükümlü olduğu emr bi’l-ma’rûf, ıslah, adalet gibi ahlâkî hedefler ve ideallerden söz ederken, bu temel hedeflerin önündeki engelleri aşma hususunda her insan tekini yetkin/yeterli bir varlık olarak tanımlar. İnsanoğluna nispet edilen “halifelik” (Bakara 2:30) ve “emaneti üstlenme” (Ahzâb 33:72) rolleri de tam olarak bununla alakalıdır. Birçok ayette Hz. Peygamber’in azılı düşmanlarından…

Fıkıh ilmi için insan her şeyden önce sorumlu bir varlıktır. Ebu Hanife’nin “İnsanın haklarını ve vazifelerini bilmesidir.” şeklinde tercüme edilebilecek olan fıkıh tarifi, insanın sorumlu ve aynı zamanda bu sorumluluğun farkında bir varlık oluşunu âşikâr kılar. Fıkıh ilminin konusu mükelleflerin fiilleridir, yani ilâhî hitaba muhatap ve yaptıklarından sorumlu olan insanların ortaya koydukları eylemler ve bunların…

Ahlak felsefesinin temel problemlerinden biri olan insanın sorumluluğu konusu, İslam kelamında teklif, ilâhî sıfatlar, insan fiilleri (efâlü’l-ibad), insanın iyi ve kötüyü bilme imkânı (hüsün ve kubuh) gibi geniş alana yayılmış sorunlar çerçevesinde tartışılmaktadır. Teklif, en genel anlamıyla, Tanrı’nın insana yüklediği sorumluluklardan söz etmeyi gerektirir. Bu ise insan için sorumluluğun bir bilgi konusu olup olmadığını ve…

Seneler boyu edindiğimiz tecrübeler, var olan Batı psikoloji ilmi ve dinamik psikiyatrinin insanı tanıma konusunda çok yetersiz kaldığı istikametinde. 1 İlginçtir, ne hikmetse, yüz senedir psikoloji ve psikiyatri var ama insan psikolojisi hep daha kötüye doğru gidiyor. Vesvese (kaygı), enaniyet (narsisizm), bağımlılıklar (özellikle son senelerde izlenen sanallık), öfke devasa boyutlarda arttığı hâlde biz psikiyatrlar sadece…

Biz bu yazımızda adalet erdeminin en yüce erdem olduğunu, dolayısıyla adaleti ikame etmenin en büyük sorumluluk olduğunu ortaya koymaya çalışacağız. Hukemâ, bütün sanat ve sorgulamaların, bütün eylem ve seçmelerin, iyi (hayır) olanı elde etme çabası olduğunu ifade etmişlerdir. İnsan, “kâlû belâ”dan beri, özü gereği iyiye aşina olduğu için, iyi gördüğüne yönelen, böylece yükümlülük altına giren…

Tarih metafiziği, tarihin anlamını, bu bağlamda da insanın kökenini, eylemlerini ve amaçlarını esas alarak dünyadaki varoluş şartlarını araştıran felsefe disiplinidir. Tarih metafiziği, insanın sahip olduğu niteliklerden ve bu niteliklerin tarihi süreci belirleyişlerinden hareketle insanın dünyadaki varoluşunu anlamlı ve bütünlüklü olarak temellendirmek amacındadır. Tarihin anlamı, insanın kökeni, tarihsel süreçte yaptıkları ve amaçları göz önünde bulundurularak temellendirilmektedir….

I. “Ahlak”, hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. “Yaratılış, seciye, tabiat, huy, karakter, mizaç” anlamları vardır ve bu anlamlarıyla Türkçeye de geçmiştir. Latincedeki mores (moral) ve Grekçedeki éthos (etik) sözcükleri de benzer anlamlar taşımaktadır. Bu anlamların hepsi, insan nefsinde bir şekilde yerleşmiş ve ortadan kalkması neredeyse imkânsız olan, nefsin “zorlamadan uzak, tabii ve yerleşik bir hâline”…

Bilginin ne olduğu, daha doğrusu keyfiyeti eskiden beri felsefecileri uğraştırmıştır. Klasik tanım Platon’a aittir. O, bilgiyi gerçek kanaat (doxa) olarak tanımlar ve açıklama (logos) ile ilişkilidir. Ancak bu bizi Münchhausen Trilemma’ya, yani üçlü dilemma sorununa götürmektedir. Bu tanıma göre bilgi mümkün değildir. Çünkü a) bilginin nedenselliğini geriye doğru sonsuza dek götüremeyiz, b) veya nedensellik keyfi…