Sabah Ülkesi

İNSAN VE ÖZGÜRLÜK II: ÖZGÜRLÜĞE MECBUR OLMAK

Asım Cüneyd Köksal* İnsan seçimlerinde ne dereceye kadar özgür sayılabilir? Bir taraftan doğanın bir parçası olması bakımından insanın tabi olduğu yasalar, diğer canlılarla müşterek olduğu yeti ve kuvveler ile diğer taraftan akıllı bir varlık olması bakımından sahip olduğu nitelikler, onu ne dereceye kadar özgür kılabilir? Bu soruları, İslâm düşünce geleneğinde irade özgürlüğü problemine tahsis edilmiş…

DAG NİKOLAUS HASSE İLE AVRUPA FİKRİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Söyleşi: Kadir Filiz   Filoloji, tarih, felsefe ve arabistik alanlarında eğitim gören Dag Nikolaus Hasse, Londra Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamıştır. Almanya’da Würzburg Üniversitesi’nde felsefe bölümünde hocalık yapmaktadır. Orta Çağ düşüncesi ve bilimi, Arapça felsefenin Latin dünyadaki etkisi gibi alanlarda önemli çalışmaları bulunan akademisyen, çalışmalarıyla Almanya’nın en önemli ödüllerinden birisi olan Leibniz-Preis’ı almıştır. 2016 yılında yayınlanan Success…

HEİDEGGER’İN HERAKLEİTOS OKUMASININ METAFİZİK VE TİNSEL ÖNEMİ

Richard Capobianco* Neredeyse 40 yıldır Heidegger’in düşüncesi üzerine kafa yoruyorum ve son zamanlarda özellikle “geç dönem Heidegger”e yöneldim. Geç dönem Heidegger, erken dönem Heidegger’den birçok açıdan farklıdır ve bu farklılıkları şu üç kitabımda tartıştım: Engaging Heidegger (Heidegger’le Meşgul Olmak), Heidegger’s Way of Being (Heidegger’in Varlık Yolu) ve yakın zamanda yayımlanan Heidegger’s Being: The Shimmering Unfolding…

BERNARD STIEGLER, FENOMENOLOJİ VE ANTROPOLOJİ

Emre Şan   Fenomenoloji ve antropoloji arasındaki kuramsal ilişkiler yirminci yüzyılın en verimli tartışmaları arasındadır. Bunlardan birine Sabah Ülkesi’nin 73. sayısında yayınlanan Edmund Husserl’in Lucien Lévy-Bruhl’e yazdığı ünlü mektupta tanık oluruz.[1] Bu mektubu ve onu açıklayan zengin giriş yazısını okuduğumda eldeki yazıyı yazmaya karar verdim. Çağdaş fenomenoloji Husserl’den bir yüzyıl sonra kendini antropolojinin sorularıyla yakıcı…

DÜŞÜNCE TARİHİNDE DÖNÜŞTÜRÜCÜ BİR METİN OLARAK HAYY BİN YAKZAN

Selahattin Akti* Batı Felsefesi Tarihi adlı eserinin girişinde felsefenin teoloji ve bilim ile olan ilişkisine değinen Bertrand Russell, felsefeyi diğer ikisinin arasında konumlandırır. Ona göre felsefe, bir yandan teoloji gibi sağlam bilginin şimdiye kadar kesinleştiremediği konulara yönelik spekülasyonlardan oluşurken, diğer yandan bilim gibi, geleneğin ya da vahyin otoritesi yerine daha çok insan aklına başvurur. Bu…

EVİDENZWANDEL: KAVRAMLARIN, ANITLARIN VE GÖRSEL ALANIN TARİHSELLİĞİ

Jeffrey Andrew Barash*   “Hipotezler” dizisi dâhilinde sunduğum kısa katkı, son dönemde çağdaş tarihsel teori söylemi çerçevesinde ortaya çıkmış temel bir kavram olarak gördüğüm şeye odaklanır. Benim analizim elbette hipotetik; üstelik sadece teorik niteliği bakımından da değil, aynı zamanda benim ana dilim olmayan bir dile mensup Evidenzwandel teriminin inceliklerini yorumlamayı önermemden dolayı—benim ana dilimde bu…



MUTLAK VARLIK VE KANUN: SADREDDİN KONEVÎ DÜŞÜNCESİNİ ANLAMA GİRİŞİ

Philipp Valentini* Sadreddin Konevî (1207-1274), Varlığın birliği öğretisini atfettiğimiz büyük mutasavvıf İbnü’l-Arabî’nin (1165-1240) üvey evladı ve doğrudan varisidir. Bu öğretiye göre Allah’ın bizatihi Varlığı daima Kendine özdeştir: “Bil ki Hak saf Varlıktır, orada bir fark bulunmaz, O Birdir, hakiki Birliktir, çokluğa nispetle algılanamaz; zira ne bu birliğin bizzat gerçekliği ne de [yaratılmış varlıklar nezdinde] kavranışı…

İNSAN VE ÖZGÜRLÜK 1: KELAM GELENEĞİNDE İRADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Asım Cüneyd Köksal*   İrade özgürlüğü meselesi kadar insan düşüncesini zorlayan ve meşgul eden başka bir başlık bulabilmek güçtür. Cemil Meriç özgür irade meselesinin önemli düğüm noktalarını şu çarpıcı ifadelerle özetlemişti: “Hürriyetin varlığı vicdanın şehadetiyle sabit. İnsanlık tarihi de, içtimai müesseselerin bütünü de, hürriyetin inkâr edilmez delilleri. Hareketlerimizde hürüz, ama mutlak bir bağımsızlık da yok….

HADİSE VE HADİSEVİ TARİH

Christophe Bouton*   Giriş Hadise terimi iki ana anlama sahip.[1] Latince evenire (ortaya çıkmak, vuku bulmak, olmak) fiilinden gelen bir anlama göre dünyada vuku bulan her şeyi isimlendirir. Modern zamanlarda kelime sıra dışı, belirleyici olan şey anlamını kazanmıştır; “zaman içindeki beklenmedik kırılmayı” tarif eder hâle gelmiştir (Dosse 2010:3). Hadise tarihinde daha yaygın olan bu ikinci…

TAŞLAŞMA DEĞİL DÖNÜŞÜM: “MÜLTECİ KRİZİ”NE İKİ YANIT

Hartmut Rosa*   Evet doğru. Mültecilerin içeri girmelerine izin verirsek ve onlarla ilişki kurarsak, bizi değiştirirler; dönüşeceğiz ve çok geçmeden artık aynı kişi olmayacağız, farklı insanlar olacağız! Bu nedenle, mülteci sorununun toplumumuz için bir meydan okuma olmadığını iddia etmek kesinlikle yanlış olur. Yine de bunu kabul etmek, hiçbir şekilde bununla başa çıkmanın en doğru stratejisinin,…

DİNDARLIK AZALIYOR MU ARTIYOR MU? MODERN DÜNYADA DİNE YÖNELİK MEYDAN OKUMA

 Ekrem Demirli       “Tanrı’nın varlığını bilmek bedihi bir bilgidir.” (İbnü’l-Arabî metafiziği)   “Tanrı’nın varlığının kanıtlanması veya reddedilmesi eşit ölçüde imkânsızdır.” (Kant’ın Tanrı telakkisi, mealen)     Giriş Yerine: Dindarlık Ölçülebilir mi? Toplumsal ve bireysel hayatta dinin etkinliği üzerinde kesin kanaatlere varmak, hâlihazırdaki durumu doğru tespit etmek bir yana, gelecekle ilgili öngörülerde bulunmak zordur….

DÜNYANIN ÜSTESİNDEN GELMEYE ÇALIŞMALI MIYIZ? POST-SEKÜLER ÇAĞDA İMAN

Jason W. Alvis Bu dünyada sıkıntı yaşayacaksın. Ama cesaretini topla – ben dünyanın üstesinden geldim. (Yuhanna 16:33) “Seküler” kavramının geniş ve karmaşık çeşitliliği, belirli ve benzersiz bir görme şeklinin kaynaklarından yararlanır ve ardından onu besler. Faaliyetleri ve işlevleri, bu dünyada, içinde yaşadığımız uzayda, çağda ve zamanda “bilinen” olana nötr, açık ve net bir şekilde göründüğü…