NİTELİKLİ ÇOCUK KİTABI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER


Gonca Mine Çelik*
Her gün onlarca yeni çocuk kitabı yayımlanıyor. Raflar rengârenk kapaklar ve sevimli başlıklarla dolu. Ama bazı kitaplara sadece göz gezdirilip geçiliyor, bazılarıysa bir çocuğun zihninde yıllarca yer ediyor. Kalıcı olanı ayıran şey ne? İyi bir çocuk kitabı nasıl olur?
Bu sorunun cevabı sadece “eğitici olmalı” ya da “resimleri çok tatlı” gibi kestirme cevaplarla açıklanamayacak kadar katmanlı. Çünkü gerçekten iyi bir çocuk kitabı; metin, illüstrasyon, duygu ve cesaretin dengeli bir birlikteliğiyle inşa edilir. Üstelik böyle olduğunda kitap yalnızca çocukların değil, yetişkinlerin de ruhuna dokunur, onları da en az çocuklar kadar etkiler. Dolayısıyla bazen bir çocuk kitabı, sadece bir çocuk kitabı değildir. İşte bu yazıda çocuk edebiyatının özüne, yapısına ve sınırlarına dair temel soruları irdeleyip, nitelikli bir çocuk kitabının sahip olduğu özelliklerden söz etmeye çalışacağım.
Bu Hikâyeyi Anlatmaya Değer mi?
Her fikir hikâyeye dönüşmez. Her hikâye de kitap olmak zorunda değildir. İyi bir çocuk kitabının ilk sorusu şudur: “Bu hikâye gerçekten anlatmaya değer mi?”
Bir hikâye yazacağımız zaman bu soruyu kendimize sorabileceğimiz gibi, yazılmış bir kitabı alıp almamaya karar verirken de bu soru önemlidir. “Bu hikâye neye hizmet ediyor?” sorusu, bazen o kitap için en kilit sorudur. Bu sorunun içinde “hikâyenin mesajı” gizlidir ancak burada dikkat etmek gereken bir konu vardır ki, o da mesajın nasıl verildiği konusu.
Mesajı didaktik ve doğrudan değil, metnin içine gizleyerek, çocuğa bulduracak şekilde vermek gerekir. Çünkü çocuklar onlara “parmak sallayan” hikâyeleri değil, hiyerarşik olarak onlarla aynı seviyede onlara seslenen, sorular sorduran, düşündüren, oyuncu hikâyeleri severler. Bu pedagojide de böyledir, çocuğa didaktik şekilde vermek istediğiniz hiçbir mesaj yerine tam olarak ulaşmaz. Çocuğa, onun dilinden konuşmak gerekir.
Kitabın ana mesajının yanı sıra metinde gizli birçok alt mesaj da vardır ve tüm bu mesajların hem çocuğa uygunluk hem de etik açıdan irdelenmesi gerekir. Örnek vermek gerekirse; hayvanat bahçesinde geçen ve hayvanat bahçesi çalışanı ile hayvanlar arasındaki dostluğu anlatan bir hikâye düşünelim. Hayvanat bahçesi çalışanı hayvanlara çok iyi davranmakta ve onları mutlu ettikçe kendisi de mutlu olmaktadır. Burada ana mesaj insanlarla hayvanlar arasındaki dostluğun ya da hayvanlara iyi davranmanın önemi olsa da, altta yatan mesaj hayvanların hayvanat bahçesinde iyi bakıldığı taktirde mutlu bir yaşam sürebileceğidir. Bu da etik açıdan sıkıntılı bir mesajdır. Dolayısıyla bir kitabın nitelikli olup olmadığına karar verirken, hikâyenin neye hizmet ettiği sorusu, önemli bir sorudur.
Klişeyi Tersine Çevirmek: Sürpriz, Absürtlük, Tezat
Çocuk kitaplarında özgünlük önemli bir konudur ve çoğu zaman tahmin edilemezlikten geçer. Tahmin edilemezlik ise klişe olanın tam tersidir, dolayısıyla klişelerin peşine düşerek bunları tersyüz etmek çocuk kitabı yazarlarının kullandığı güçlü yöntemlerden biridir. Babam Yerinde Durmuyor kitabı buna güzel bir örnektir. Klişe ve tahmin edilebilir olan, hareketli bir erkek çocuğunun bütün gün bitmek bilmeyen enerjisi ve talepkâr tavırlarıyla babasını yormak iken, yazar hikâyeyi tam tersine çevirerek enerjik ve talepkâr bir baba portresi çizmiştir. Çocuğu günün sonunda “Sanırım bir dahaki sefere onu burada bırakacağım,” diyecek kadar yorulur ve aslında mesajı da alttan alta gayet güzel verir: Talepkâr olmak karşıdakini yorar. Fakat burada mesaj klişe yöntemlerle değil, absürt ve tahmin edilemez bir yolla verildiği için bu, kitaba nitelikli bir özellik yükler.
Absürtlük çocuk kitaplarını ilginç ve özgün kılan bir diğer unsurdur. Hikâyede karakterlerin, ortamın, olayların veya mekânın abartılarak absürt hâle getirilmesi çocuk hikâyelerine lezzet katar ve en önemlisi çocukları güldürür. Mizah, ironi ve absürtlük sadece çocukları güldürmekle de kalmaz, aynı zamanda onları düşünmeye teşvik eder. Köpekten korkan bir veterinerin hikâyesini dinlemek çocukları güldürdüğü gibi, köpekten korkma eylemi üzerine düşündürür ve belki de korkularıyla yüzleşmeleri için onlara bir kapı aralar. Hiçbir şey yapamasa, onlara yalnız olmadıklarını hissettirir. Dolayısıyla kitapların bir eğlence unsuru olmalarının yanı sıra, sağaltıcı bir tarafı da vardır.
Zor Konular: Çocuklar Zannettiğimizden Güçlü
Kitapların sağaltıcı gücünden bahsetmişken bir yandan da üzücü bir konuya değinmek gerekir ki, o da zor konular dediğimiz konulara hâlâ çocuk kitaplarında yeterince yer verilmemesidir. Nedir bu zor konular? Ölüm, ayrılık, hastalık, göç, mültecilik… Bunlar her ne kadar çocuğun hayatında doğrudan ya da dolaylı şekilde yer alabilen konular olsa da çocuk kitaplarında yeterince işlenmez. Toplumda çocuk kitaplarının her zaman “toz pembe” olması gerektiğiyle ilgili yaygın ve yanlış bir düşünce vardır. “Çocuklar gerçek hayatta bunlarla ne kadar geç karşılaşırsa o kadar iyidir, bu nedenle kitaplarda da mümkün olduğunca karşılaşmamalıdır” gibi bir gerekçeyle, çocuk kitaplarında bu konulardan uzak durulur. Ancak gerçek hayat böyle değildir. Çocuk ailesinde bir büyüğünü kaybedebilir, bir yakını ya da kendisi hastalanabilir, ailesi göç etmek durumunda kalabilir ya da anne babası boşanma kararı almış olabilir. Bunlar günümüzde bir çocuğa çok uzak konular değildir ve çocuk bunlardan herhangi biriyle karşılaştığında sindirmesi, kendi içinde anlamlandırması kolay değildir. Bunu yaşayanın dünyada sadece kendisi olduğunu düşünür çünkü çocuklar benmerkezcidir. Neden başına böyle bir şeyin geldiğini anlayamaz. Kendisine ve çevresine sürekli sorular sorar ve işte bu noktada yetişkinin ona verdiği cevaplar çok önemlidir. Lâkin her zaman doğru cevabı yetişkin olarak bizler de bulamayabilir ya da bulsak bile doğru cümlelerle ifade edemeyebiliriz. Dünyada neden savaş vardır? İnsanlar neden ülkesini bırakıp başka ülkelere göç etmek zorunda kalır? Neden bazı hastalıkların çaresi yoktur ya da ölen birinin ardından nasıl yas tutulur? Bunlar bizim bile zaman zaman anlamlandırmakta zorlandığımız konulardır. Bu nedenle raftan alıp okuduğumuz bir çocuk kitabı böyle anlarda imdadımıza yetişebilir. Bir konuyu, bir hikâye içinde verdiği için çocuğun anlamlandırmasına yardımcı olur ve en önemlisi de ona şunu hissettirir: Yalnız değilsin. Dünyada bunu yaşayan bir tek sen değilsin, bak bu kitabın kahramanı da seninle benzer şeyi yaşamış. İşte bunu görmek bile çocuk için paha biçilemezdir, âdeta bir terapi kadar sağaltıcıdır.
Zor konuları işlerken bir diğer çekincemiz çocuğun diline ve düzeyine uygunluktur. Elbette zor konuları işlemek bu açıdan kolay değildir ve ince bir çizgi üzerinde yürümeyi gerektirir. Yine de kendimize şunu hatırlatmak gerekir; çocuklar bizim düşündüğümüzden ve sandığımızdan daha güçlü ve zekidir. Her ne kadar şiddetten uzak bir dil kullanmamız gerekse de, bir konuyu yalnızca toz pembe taraflarıyla çocuğa aktarmak çocuğu hafife almak demektir. Örneğin dedesini kaybetmiş bir çocuğa okuduğunuz kitaptaki cennet tasviri, dedesinin çok güzel bir yerde olduğu ve mutlu olduğu mesajı, çocuğun dedesini özleyecek olması gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla kitapta mutlaka özleme dair de bir şeyler olmalıdır. Hayat nasıl toz pembe değilse kitaplar da olmamalıdır çünkü çocuk kitapları hayatın bir yansımasıdır.
Görsel ve Metin Uyumu: Sessizlikteki Anlam
İyi bir çocuk kitabında görseller yalnızca metne eşlik etmez; onu derinleştirir ve bazen de onun anlatmadığını anlatır. Okul öncesine yönelik yazılmış resimli kitaplarda yüzde elli ile yetmiş arası bir oranda anlatımı resimler üstlenir. Hâl böyle olunca görsellerin ve metnin uyumu bir çocuk kitabını nitelikli yapan unsurlardan önemli biridir.
Ancak bu uyum titizlik ister. Metinde mutsuz olan bir karakterin çizimde gülümsemesi gibi basit bir çelişki, kitabın inandırıcılığını zedeleyebilir. Aynı şekilde kitaptaki çocuklardan en hareketlisini hantal ve şişman bir bedende çizmek, eğer maksat ironi yaratmak değilse, yaratılmak istenen algıyı zedeleyecektir. Yalnızca karakter özelinde de değil, mutsuz bir ortamı rengârenk çizmek ya da tam tersi çok mutlu bir sahneyi gri tonlarında çizmek, yaratılmak istenen atmosferin tam olarak yaratılamamasına neden olur. Tüm bu örnekler, çizimlerin bir kitapta ne kadar önemli olduğunu bize gösterir. Yalnızca çizginin değil, renklerin bile okura verdiği bir duygu vardır ve bu duygu metnin ruhuyla uyuşmalıdır. Bu noktada çizerin tecrübeli olması, çocuk kitabını nitelik anlamında bir adım ileri taşır. Aynı şekilde çizimlerin sanatsallığı da kitap için çok önemlidir çünkü bir çocuk kitabı, çocuğun illüstrasyonla, sanatla ilk buluştuğu yerlerden biridir. Bu nedenle çocuk kitabı çizerliği dışarıdan bakıldığında kolay gibi görünse de, aslında oldukça tecrübe ve titizlik gerektiren bir iştir.
Çizimlerin gücünü anlatmak için verilebilecek bir diğer örnek sessiz kitaplardır. Sessiz kitaplar; hikâyeyi yalnızca illüstrasyonlar aracılığıyla okura aktaran metinsiz kitaplardır. Her ne kadar metinli kitaplar kadar yaygın ve popüler olmasalar da, çocuğun hayal gücünü geliştirdiği için aslında çok önemlidir. Çocuk bir sessiz kitabı incelerken kendi hikâyesini yazar ve bu hikâye her kitabı okuduğunda değişebilir, dönüşebilir. Dolayısıyla bir sessiz kitap defalarca okunabilir, içinden onlarca farklı hikâye çıkabilir. Bu da çocukların hayal gücü ve yaratıcılığı için paha biçilemez bir fırsattır.
Çocuklar çizimlerdeki detayları incelemeyi çok severler, dolayısıyla bir çocuk kitabı sayfasında ne kadar detay varsa, çocuk o sayfada o kadar çok vakit geçirecektir. Bu anlamda dünya çapında bilinen yazar-çizer Shaun Tan’ın kitaplarının neden bu kadar çok sevildiğini, detaylı sayfalarını incelediğimizde anlayabiliriz. Benzer şekilde kendi kitaplarını yazıp resimleyen başarılı sanatçı Mark Janssen çocukları kitaplarında âdeta büyülü bir dünyaya davet eder. Hem hikâyeleriyle hem de rengârenk illüstrasyonlarıyla çocuklara seslenen bir diğer yazar-çizer Oliver Jeffers, kitaplarında aynı zamanda müthiş bir mizah ve duygusallığa yer verir. Görüldüğü üzere bir kitabı nitelikli yapan tek bir şey yoktur, birçok farklı unsurun birleşmesiyle bir kitaba “iyi kitap” deriz. Ve daha önce de bahsettiğimiz gibi; bir çocuk kitabı, asla sadece bir çocuk kitabı değildir. Minimal ama zengin bir metinle, sanatsal resimleriyle, bizi duygudan duyguya sürüklemesiyle “iyi bir kitap” âdeta bir sanat eseridir.
Çocuk Kitaplarında Etik
Çocuk kitaplarında etik dediğimiz zaman içinizden; “Etik olmayan çocuk kitabı olur mu, kim böyle bir kitabı basar?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Her ne kadar görünürde bariz etik sorunları olan kitapların basımı mümkün olmasa da, gerçekte durum biraz daha farklıdır. İlk bakışta etik bir sorunu olmadığını düşündüğümüz kitapların, farklı açılardan biraz irdelediğimizde aslında bazı sorunlara sahip olduğunu görürüz. Örneğin bir hikâyede sürekli annenin mutfakta yemek yaptığını ve babanın koltuğunda gazete veya kitap okuduğunu görmemiz o kitabın basılmamasını gerektirecek kadar büyük bir etik problem oluşturmaz. Ancak yakından bakıldığında, özellikle de kitapların çoğunda aynı sahneyi gördüğümüzde toplumsal cinsiyet rolleri anlamında çocuklara kalıplaşmış bir mesajın dayatıldığını görürüz; evde yemeği anneler yapar. Fakat günümüzde artık bu gerçeklik her evde böyle değildir, çoğu evde daha paylaşımcı ve eşitlikçi bir rol dağılımı mevcuttur; ya da öyle olduğunu varsayarız. Dolayısıyla kitaplarda da bu çeşitliğe yer verilmelidir. Aynı durum tüm toplumsal konularda geçerlidir, çocuk kitaplarındaki karakterlerin hâlâ çok büyük bir çoğunluğunun beyaz tenli karakterlerden oluşması tesadüf değildir ve çocuk edebiyatı camiası adına utanç vericidir. Hayvanların hayvanat bahçelerinde yaşadıkları “mutlu” anları konu edinen kitapların hâlâ raflarda yer alıyor olması üzücüdür. Öte yandan gezegenimizi gözeten, iklimi, suyu, toprağı koruyan hikâyelerin gittikçe yaygınlaşması ise sevindiricidir.
Tüm bu meseleler, bazı temel ve evrensel etik değerlerin çocuk kitaplarında hâlâ tam olarak göz önünde bulundurulmadığını bize gösterir. Okur olarak bize düşen ise, kitap seçerken bu evrensel etik değerlere uygun olduğunu düşündüğümüz, hatta zaman zaman tam da bu değerleri ısrarla savunan ve aksini eleştiren kitapları seçmeye dikkat etmektir. Çünkü çocuklar çok dikkatlidir ve kitaplardaki ana mesajın yanı sıra alt mesajları dahi hemen görüp fark ederler.
Sonuç: Formül Değil, Ruh
İyi bir çocuk kitabı bir formülden ibaret değildir. Onu iyi yapan; metniyle, görseliyle, mizahıyla, cesaretiyle, sadeliğiyle taşıdığı ruhtur. İçeriğin güçlü olması, görselin sanatsallığı, anlatımın içtenliği ve bütün bunları bir arada tutan yaratıcı cesaret… Bunlar birleştiğinde ortaya sadece okunacak değil, hissedilecek ve belki yıllarca hatırlanacak bir kitap çıkar.
Çocuk kitabı yazar-çizerlerinin hedefi böyle nitelikli kitaplar yapmak olduğu gibi, okurun da hedefi bu kitapları bulup keşfetmek olmalıdır. Çünkü çocuğumuza ne okuduğumuz önemlidir, her çocuk iyi kitabı hak eder. Ve iyi bir çocuk kitabı, çocuğun hayatında bizim bile bilmediğimiz önemli bir kapıyı aralayabilir.
*Çocuk kitabı yazarı ve çizeri