ARİSTOTELES’TE BİRLİKTE VAR OLMANIN KONUMU ÜZERİNE

  • Sabah Ülkesi - Cover
  • Eski Yunan felsefesinde “birlikte var olmanın” [coexistence] ve onun olası ontolojik göndermelerinin izlerini sürerken hayatını kendisinden önce filozoflar tarafından değinilmiş her bir kavramı ya da terimi yerli yerine oturtmaya adamış ve bu konuda oldukça başarılı olmuş Aristoteles’e başvurmak doğru bir hamle olsa gerektir.

    Bu noktada, birlikte var olmaya işaret edebilecek başlıca Eski Yunanca sözcüklerin ya da terimlerin Aristoteles külliyatında izi sürülürse, herhâlde ilkin bire-bir “birlikte [syn-] var olmak [eimi/einai]” anlamına gelebilecek olan syneimi ya da syneinai terimine bakmak gerekir.

    Birlikte olmanın tam karşılığı olan syneinai sözcüğü Aristoteles’in mantık eserlerinin toplamı olan Organon’a dâhil olan Birinci Çözümlemeler’de synousia biçiminde ve Türkçede de zaman zaman kullanıldığı gibi cinsel ilişkiye işaret edecek şekilde geçer: “Demek ki konu aşk olunca sevmek birlikte olmaktan daha tercih edilir bir şeydir” (68b3-4).

    Aynı kullanımı Politika’da da görmek mümkündür: “Oğulları ortak yapanın âşıkların birlikte olmasını yasaklaması, ama aşkı ya da başka münasebetleri engellememesi saçma… Birlikte olmayı yasaklamasının hazzın aşırı güçlü olması dışında bir nedeni olmaması da saçma…” (1262a32-39).

    Aristoteles’in hayvan ağırlıklı biyoloji eserlerinde de durum farklı değildir, bu eserlerde de syneinai “cinsel birleşme” ya da “çiftleşme” anlamında kullanılır. Sözgelişi Historia Animalium’un bir yerinde şöyle geçer: “Dişi kediler doğaları gereği çapkındır ve erkeği kızıştırıp çiftleşmeye çağırırlar” (540a13). Eserin başka bir yerinde: “[Yaşları ilerlediğinde] erkekle kadının birbiriyle birlikte olup da üreyememesinin sebebi bazen her ikisi, bazen de ikisinden biridir” (633b13-15). Yine aynı eserde başka bir parçada da çiftleşme anlamı ağır basar: “Bu yüzden de her şekil çiftleşmeyle hamile kalırlar…” (634b36).

    Hem mantık, hem politika, hem de biyoloji eserlerinde fiilin kullanımının ya da bağlamının değişmemesi, terimin daha ziyade bu anlamda kullanıldığının bir göstergesi olsa gerektir. Kaldı ki, Bonitz de, meşhur indeksine bakılacak olursa (1870: 726), başkaca bir kullanıma rastlamamış görünür. Buradan hareketle, birlikte var olmanın tam karşılığı olan syneimi ya da syneinai fiilinin, en azından Aristoteles külliyatında, daha ziyade “cinsel birleşme” ya da “çiftleşme” anlamında kullanıldığı ve pek de ontolojik bir karşılığı olmadığı herhâlde söylenebilir.

    ***

    Birlikte var olmaya işaret edebilecek bir Eski Yunanca fiil de bugün sıklıkla kullanılan “sinerji” sözcüğünün de kökeni olan ve “bir şeyle iş birliği içinde olmak, onunla birlikte işlemek, onun yan ürünü olmak” anlamlarına gelen synergein olabilir. Ne de olsa var olmakla işlemek Aristoteles için neredeyse birdir.
    Külliyata bakıldığında Magna Moralia’da sözcük işbirliği yapmak ya da birlikte işlemek anlamında kullanılmış görünür: “Bu yüzden de erdeme yönelik doğal itki akılla işbirliği yapar ve akıldan bağımsız olamaz” (1198a7). Burada akılla işbirliği yapan doğal itkinin akıldan bağımsız olamamasının, Aristoteles için onun bu noktadaki ikincil konumunu gösterdiği pekâlâ söylenebilir.

    Yine, aynı eserin, yani Magna Moralia’nın bir başka yerinde de, fiilin işbirliği yapmak anlamında kullanıldığı göze çarpar: “Nitekim aklıbaşındalık olmaksızın diğer erdemler ortaya çıkmaz, diğer yandan aklıbaşındalık da diğer erdemler olmadan tam olmaz, o hâlde birbirleriyle işbirliği yapar ve aklıbaşındalığı izlerler” (1200a8-11). Burada da diğer erdemlerin aklıbaşındalığa göre ikincil olan konumu dikkat çeker.

    Magna Moralia’nın başka bir yerinde ise terim “katkıda bulunmak” anlamında kullanılmış görünür: “Demek ki bu kısım mutluluğa hiçbir katkıda bulunmaz [ouden synergei]” (1185a35). Burada da ruhun beslenen kısmının insanı mutluluğa götürmek bakımından ruhun diğer kısımlarına göre ikincil konumda olduğu anlatılmak istenir.

    Sahihliği tartışmalı Fizyognomi’de de fiilin katkıda bulunmaya benzer anlamda, yani “yaramak” anlamında kullanıldığı görülür: “Yiğitliğiyle ünlü hayvanların en dişi görünümlüsü panter—en zorlu işleri başarmasına yarayan [synergei] bacakları hariç” (809b37-38). Burada da panterin dişi görünümüne aykırı olan bacaklarının onun zorlu işleri başarmasına yaradığı ya da katkıda bulunduğu ifadesinden söz konusu bacakların bir araç olarak görüldüğü çıkarılabilir.

    Nikomakhos’a Etik’in 3. kitabında da ilgili fiilin katkıda bulunmaya benzer şekilde “destek olmak” anlamında kullanıldığı görülür: “Yiğitler güzelden ötürü eyler, şevk onlara destek olur [synergei]; vahşi hayvanlarsa acıdan ötürü” (1116b30-31). Burada da yiğitlik erdemi bakımından şevkin ya da öfkenin [thymos] güzele [to kalon] göre ikincil konumu kendini belli eder.

    Nikomakhos’a Etik’in bir başka yerinde ise ilgili fiilin “işbirliği yapmak” ya da “yardım etmek” anlamında kullanıldığı anlaşılır: “Herhâlde talihsizlere davet beklemeden, şevkle gitmek uygun (ne de olsa iyilik etmek dostun işi, özellikle de ihtiyaç duyanlara, talep edilmediğinde, zira böylesi her iki taraf için de daha güzel ve daha zevkli); talihlilere ise yardım etmek için şevkle (onlara da dost lazım), iyilik görmek için yavaşça gitmek uygun (yararlanmak için şevkli olmak güzel değil çünkü)” (1071b20-25).

    Eudemos’a Etik’te ise synergein fiilinin “birlikte çalışmak” anlamında kullanıldığı dikkat çeker: “Eğer bizzat iyi yaşamak ve dostun da aynı şekilde olması mümkünse, eğer birlikte yaşamak birlikte çalışmaksa, bu özellikle de amaçtaki bir ortaklıktır” (1245b3-5). Bu parçada birlikte çalışmak, başka bir deyişle birlikte iş tutmak [synergein], bir “ortaklık” [koinônia] olarak ifade edilir ki, burada onun ikincil bir konuma işaret ettiğini söylemek zordur. Kaldı ki, koinônia da birlikte var olmak deyince akla gelebilecek Yunanca felsefe terimlerinden biridir.
    ***
    Gerçekten de, “ortaklık” ya da “ortaklaşa var olmak” anlamına gelen koinônia teriminin Aristoteles külliyatında, özellikle birbirinden ayrılmayan etik ve politika metinlerinde önemli bir yeri vardır. Nitekim kent [polis] Aristoteles için bir ortaklıktır ve bu ortaklık insanın insan olma imkânlarını gerçekleştirmesinin; iyilik, erdem, dolayısıyla da mutluluk yoluna girmesinin, yani insan olmanın nihai amacının [telos] ya da insanın uğruna yaşadığı şeyin, onun niçininin [to hou heneka] gerçekleştirilebilmesinin imkân koşuludur.11 Kaldı ki Eski Yunan’ın kültürel ideali olan “güzel ve iyi” [kalokagathos], yani idmanlı ve erdemli gençler kent ortaklığının sağladığı eğitim [paideia] imkânı olmadan yetişmeyecektir.

    Birlikte yaşam [syzên] ya da bir özge can, bir başka ben [heteros autos] olan dost [philon] olmaksızın, adil bir kentin sağladığı imkânlar olmaksızın bir insan iyi biri, erdemli yani doğru düzgün biri, dolayısıyla da mutluluk yolunda biri olamaz. Her şeyden önce yapayalnız biri, Manisa Tarzanı gibi tamamen kendine yeter [autarkês] bile olsa, iyilik yapacağı, erdemli davranacağı kimse olmadığı için erdemli bir eylem yaşamı olan mutluluk yoluna giremeyecek, tam bir insan olma imkânını elden kaçıracaktır (Magna Moralia, 1213a7-1213b3).

    Bu bağlamda, ortaklığın, yani birlikte yaşamanın ya da insan olarak birlikte var olmanın Aristoteles için tam bir insan olmanın ya da insan olmanın nihai amacının gerçekleşme yoluna girmesinin imkân koşulu olması bakımından varoluşsal bir önceliği olduğu söylenebilir.

    ***

    Birlikte var olmaya işaret eden ilgili fiillerden syneinai’nin ciddi bir imlemi olmadığı, synergein’in daha ziyade ikincil olmaya işaret ettiği, koinônia’nın ise tam bir insan olmanın imkân koşulu olması bakımından varoluşsal bir önceliği olduğu, üç terimin de ontolojik bir ehemmiyetinin olmadığı görüldü. Öte yandan, konu tersten ele alınırsa, yani birlikte var olmanın tersi neye işaret edebilir diye düşünüp, bunun sonuçlarına Aristoteles külliyatında bakılırsa, durum değişebilir.

    Aristoteles’in felsefesine, özellikle de onun ontolojisine ya da kozmolojisine bakıldığında, varlık [ousia] sözkonusu olduğunda, her biri birlikte var olmanın tersi gibi görülebilecek olan [i] “müstakil” (ya da Saffet Babür çevirisiyle “ayrı başına”) [khôriston] ve [ii] kendi başına (belki de “kendi gereği”) [kath’ hauto] olmaya büyük bir ağırlık ya da önem verildiği hemen göze çarpar.

    Nitekim “varlık” [ousia] terimi her şeyden önce [i] müstakil varolanlar için kullanılır. Öyle ki, Heideggerci geleneğin ABD’deki temsilcilerinden meşhur Joe Sachs Metafizik çevirisinde (2002) Türkçede “varlık, töz, cevher” şeklinde tercüme edilen ousia sözcüğünü “müstakil varolan” [independent thing] şeklinde karşılamıştır. Aristoteles de zaten Zeta’da varlığı “yegâne müstakil kategori” addeder (1028a31-33).

    Dahası, Aristoteles varolanları [ii] kendi başına [kath’ hauto] varolanlar ve ilineksel [kata symbebêkos] olanlar olarak da ikiye ayırır. Varolanların asılları, birincil ya da esas anlamıyla varolanlar, yani varlıklar [ousia] kendi başına, başka bir deyişle kendi gereği var olanlardır. Onlar var olmak için başka bir şeye ihtiyaç duymazlar, kendileri gereği vardırlar, var olma nedeni kendileridir (Met, 1022a24-1022b).
    Kendi başına olmayan, yani ilineksel (eski ifadeyle “arızi”) dediklerimiz ise var olmak için bir kendi başına varolana, bir taşıyıcıya ya da bir dayanağa, bire bir çeviriyle “altta yatan” [hypokeimenon] bir şeye ihtiyaç duyanlardır. İlgili Yunanca sözcük symbebêkos da zaten <bir kendi başına varolanla> birlikte duran, birlikte yürüyen, birlikte ortaya çıkan, <bir kendi başına varolana> denk gelen, <kendi başına> bir şeyi izleyen, onun sonucu olan anlamlarına gelir. Kısacası ilineksel olan, ancak bir kendi başına varolanlar birlikte var olabilendir.

    Dahası, symbebêkos’un türetilmiş olduğu symbainein fiili de bir şeyi izleyerek ya da onunla birlikte ortaya çıkmak, başka bir deyişle bir şeyin sonucu olmak anlamına gelir ki, bu da onun var olmak bakımından asli olmayan konumunun ispatı gibidir. En nihayetinde Aristoteles için neden sonuçtan önce gelir.
    Bütün bunlardan, Aristoteles’in ontolojisinde birlikte olmanın kendi başına ya da müstakil olmaya göre ikinci planda olduğu, asli ya da esaslı bir var olmadan, başka bir deyişle tözsellikten uzak olmaya işaret ettiği pekâlâ çıkarılabilir.

    ***

    Ne ki, bu çıkarımı zora sokacak bir şey söz konusu olabilir: İlk bakışta müstakil ve kendi başına arasında ne fark olduğu anlaşılmayabilir, bunlar aynı şey gibi görünebilir. Öte yandan, kendi başına olup da müstakil olmayan şeyler vardır—hem ilineksel olmayan, hem de müstakil olmayan.

    Nedir bunlar? Biçimler [eidos]—en azından ay altında böyle. Biçimler kendi gereği, kendi başına, nedeni kendisi olan şeylerdir. Hatta “gereği” ya da “başına” veya “ötürü” [to kath’ ho] bahsinde Aristoteles ilgili ifadenin bir anlamının da “biçim” olduğunu söyler (Met, 1022a15). Öte yandan, yine “en azından ay altında” deyip tedbiri elden bırakmadan konuşmak gerekirse, biçimler madde olmaksızın işler ya da gerçek olamaz. Aristoteles’in kozmolojisinde saf işlerlik ve biçim olan tanrı bir kenara bırakılırsa, biçim ancak maddeyle birlikte söz konusudur. Kaldı ki, ilk biçimler saf imkân [dynamis] olan ilk maddeyi gerçekleştiren, ondan yalın cisimlerin, başka bir deyişle dört öğenin türemesine vesile olan sıcak-soğuk ve ıslak-kuru karşıtlarıdır (Oluş ve Bozuluş, 330a30-330b7). İkincil biçimler de bu öğelerin karışım oranıdır [logos].22 “Aristoteles’teki eidos ile Platon’daki idea aynı şey” diyenler için, bunları kabul etmek zor olabilir, gelgelelim Metafizik’in birçok yerinde Aristoteles’in ideaları varlık kabul etmenin yaratacağı sıkıntıları tartıştığı da vakıadır. Dahası, biçimler pek çok varolanda ortak olan şeyler olmaları bakımından da müstakil olamazlar. Pek çok varolanda ortak olan bir şey için “müstakil” demek kolay olmasa gerektir.

    Peki, bu durumda madde [hylê] midir müstakil olan? Hayır. Madde biçim olmaksızın yalnızca bir imkândır. Biçimsiz bir madde ne gösterilebilir, ne de biçimsiz bir maddeden konuşulabilir. Tabii burada sık sık yapıldığı üzere maddeyle maddi neden birbirine karıştırılmıyorsa. Heykel olmayı bekleyen bir tunç yığını heykelin maddi nedeni de olsa, biçimsiz bir madde değildir, zira ona “tunç yığını” denmesini sağlayan şey biçimdir.

    O hâlde geriye madde ve biçimin birlikte [syn-] bir bütün olan [holon] hâli [synolon] kalıyor, ne de olsa Aristoteles için madde, biçim ve bu ikisinin birlikteliği dışında bir şey yok. Gerçekten de, Aristoteles için müstakil olan, madde ve biçimin birlikte bir bütün olarak var oldukları hâlleri, birlikleri, bütünlükleri. Asıl ya da birincil anlamıyla varlık [prôtê ousia] da bu: Aristoteles’in örneğiyle belli bir insan (sözgelişi Sokrates) ya da belli bir at (mesela Bold Pilot) (Kategoriler, 2a10-12). Başka bir deyişle, Aristoteles için müstakil olan, aslolan, yani varlık “bu belirli şey” ya da “belirli bir şey” olarak tercüme edilen bir şudur [tode ti], yani madde ve biçimin bütünlüğü olarak tekil.

    Mademki Aristoteles için asıl ya da esas anlamıyla veya birincil varlık madde ve biçimin bütünlüğü [synolon] anlamında bir birlikte var olma biçimi, o hâlde denebilir ki bu özel birlikte var olma tarzı bağlamında birlikte var olma Aristoteles’in ontolojisinde asli bir yere sahiptir. Öte yandan, bu özel birlikte var olma tarzı ancak ve ancak birlikte var olmanın tersi kabul edilebilecek olan müstakil olma koşulunu sağladığı ölçüde asli olduğu için, onun ikincil konumunun da bir anlamda sürdüğü pekâlâ söylenebilir.

    Bütün bu söylenenlerden çıkarılabilecek olan da, birlikte var olmanın [coexistence], [i] eğer bundan birlikte var olmanın bire bir karşılığı olan syneinai kastediliyorsa Aristoteles külliyatında pek bir karşılığı olmadığı, [ii] eğer kastedilen birlikte işlemek anlamında synergein ise ikincil bir konumu olduğu, [iii] eğer koinônia kastediliyorsa varoluşsal bir önceliği olduğu, [iv] eğer kastedilen symbainein, yani kendi başına olmayıp bir kendi başına varolanın sonucu olarak onunla birlikte ortaya çıkma ise ontolojik bir ikincil konumu olduğu, [v] eğer kastedilen madde ve biçimin birlikte bir bütün olarak [synolon] var olması ise ontolojik olarak bir bakıma asli bir konumu olduğu olsa gerektir.

    * Dr. Öğr. Üyesi, Kastamonu Üniversitesi, Sosyoloji

    Kaynaklar
    Aristoteles. (2005). Nikomakhos’a Etik. (Çev. Saffet Babür). Ankara: Kebikeç.
    Aristoteles. (2015). Eudemos’a Etik. (Çev. Saffet Babür). Ankara: Bilgesu.
    Aristoteles. (2019). Magna Moralia. (Çev. Y. Gurur Sev). İstanbul: Pinhan.
    Aristoteles. (2019). Oluş ve Bozuluş. (Çev. Y. Gurur Sev). İstanbul: Pinhan.
    Aristoteles. (2020). Metafizik. (Çev. Y. Gurur Sev). İstanbul: Pinhan.
    Aristoteles. (2020). Kategoriler. (Çev. Y. Gurur Sev). İstanbul: Pinhan.
    Aristotle. (2002). Metaphysics. (Tra. Joe Sachs). New Mexico: Green Lion
    Bekker, I. (1831). Aristotelis Opera Volumen Alterum. Berlin.
    Bekker, I. (1831). Aristotelis Opera Volumen Prius. Berlin.
    Bonitz, H. (1870). Index Aristotelicus. Berlin.



    1 1 Kaldı ki Eski Yunan’ın kültürel ideali olan “güzel ve iyi” [kalokagathos], yani idmanlı ve erdemli gençler kent ortaklığının sağladığı eğitim [paideia] imkânı olmadan yetişmeyecektir.
    2 2 “Aristoteles’teki eidos ile Platon’daki idea aynı şey” diyenler için, bunları kabul etmek zor olabilir, gelgelelim Metafizik’in birçok yerinde Aristoteles’in ideaları varlık kabul etmenin yaratacağı sıkıntıları tartıştığı da vakıadır.