BOSNA ŞEHİRLERİ VE VAKIFLAR
Hatice Oruç*

  • Sabah Ülkesi - Cover
  • Vakıflar, Osmanlı şehirlerinin kurulması ve gelişmesinde son derece önemli bir rol üstlenmişlerdir. Hatta Osmanlı şehirlerinin bu vakıflar ile var olduklarını söylemek mümkündür. Hayırsever varlıklı kimselerin kurmuş oldukları vakıflar şehir hayatı için gerekli altyapının oluşumunu sağlamışlardır. Vakıf yapıları olarak bina edilen han, kervansaray, bedesten, çarşı ve dükkânlar iktisadi ve ticari faaliyetlerin geliştiği mekânlardır. Cami, mescit, tekke ve zaviyeler halkın dinî ihtiyaçlarını karşılamakta, eğitim yine mektep, hankah ve medrese gibi vakıf kurumlarında gerçekleştirilmektedir. İmaretlerde ihtiyaç sahiplerine yiyecek dağıtılırken, darüşşifalarda fakir hastalara ücretsiz sağlık hizmeti sunulmaktadır. Su kanalları, sebiller, köprüler gibi beledî hizmetler de yine vakıf müessesesinin finanse ettiği yapılardır. Dolayısıyla Osmanlı döneminde bir şehrin tarihî gelişimi, o şehirdeki vakıf eserlerin tarihî gelişimi ile paraleldir. Özellikle Bosna söz konusu olduğunda vakıfların şehir tarihindeki rolleri çok daha belirgin bir hâl alır. Çünkü Bosna’da beldelerin varoluşu ve şehirleşmesi Osmanlı idaresinin burada yerleşmesi ile bağlantılıdır ve bu varoluş farklı hizmet alanlarında kurulan vakıf müesseseleri (imaret siteleri2) vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Osmanlı idaresi öncesinde önemli ticaret yolları üzerinde bulunan küçük pazar yerleri ve varoşlar, Osmanlı idaresinde büyük pazar yerleri ve kasaba ya da şehirler olarak gelişmişlerdir.

    Bosna’da şehir yerleşimleri tesadüfi oluşumlar değildir. Öncelikle sancak beyleri olmak üzere, bölgedeki üst düzey devlet görevlileri kentsel yerleşimler kurma ve gelişimini destekleme konusunda bilinçle ve önceden düşünülmüş bir plan dâhilinde hareket etmişlerdir. Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihinin araştırılmasında son derece önemli olan tahrir defterlerindeki çeşitli kayıtlar bu konuda şüpheye yer bırakmamaktadır. Misal Saraybosna, Rogatica veya Vişegrad’ın kurulacağı yerlerin bizzat şehrin kurucuları tarafından seçildiğine dair defterlere kayıtlar düşülmüştür.3 Osmanlı dönemi Bosna şehirleri konusunda çeşitli çalışmaları bulunan Adem Handžić, aslında şehirlerin kuruluşunun bizzat devlet politikasının bir sonucu olduğunu ve vakıfların da bu politikanın gerçekleşmesini sağlayan müesseseler olduğunu belirtmektedir.4 Ona göre şehirleşme sürecinde vakıfların ve devletin rolü birbiri ile içiçe geçmiştir. Batıya doğru en uç Osmanlı eyaleti olması sebebiyle Bosna’da bu iç içe geçiş daha gözle görülür ve özel bir hâl almaktadır.5 Vakıflar ile bir yerin şehir iskeleti oluşturulup imar edilirken, devletin şehirlere tanıdığı muafiyetler ile iskânı kolaylaştırılmaktadır.6

    Burada Bosna’da şehirlerin kuruluş ve gelişmelerinde vakıfların rolleri, XV. yüzyılda temelleri aynı tarihî şahsiyet tarafından atılmış olan iki şehir yerleşimi -Yeni Bazar (Novi Pazar) ve Saraybosna (Sarajevo)- esas alınarak ele alınacak, XVI. yüzyıldan da birkaç örnek verilecektir. Bu bağlamda ilk örneğimiz Yeni Bazar şehridir. Günümüzde Sırbistan’da, Sancak bölgesinde bulunan Yeni Bazar, Osmanlı döneminde öncelikle Bosna sancağına ve ardından da Bosna eyaletine tabidir. Yeni Bazar 1454 senesinde Türk idaresine geçmiştir. Öncelikle Üsküp sancağına bağlı iken, 1463 senesinde kuruluşu ile birlikte Bosna sancağına ilhak edilmiştir.

    Yeni Pazar şehrinin kuruluşu Osmanlıların bölgeye gelişinden sonra gerçekleşmiştir. Şehrin kurucusu 1430-1463 yılları arasında kısa fasılalarla Üsküp sancak beyi, 1464-1470 yılları arasında Bosna’nın ikinci sancak beyi olan İshakoğlu İsa Bey’dir.

    İsa Bey yeni kurulacak şehrin temellerini Eski Ras bölgesinde Trgovişte adı verilen pazar yerinin yakınlarında atmıştır. İsa Bey, Yeni Pazar’da bir cami ve imaret bina etmiştir. 1489 tarihli Bosna sancağı tahrir defterine göre İsa Bey burada ayrıca bir hamam, bir kervansaray ve pek çok dükkân (önce 56, sonra ilavelerle 90 ve nihayet 110 dükkân) yaptırmıştır.7 Bunların gelirlerini de cami ve imarete sarf edilmek üzere vakfetmiştir.8 Genel olarak cami bir şehirdeki ilk İslami yapı olarak kabul edilmektedir. Ancak İsa Bey’in Yeni Bazar’da cami ile birlikte bir de tekke yaptırmış olduğu, yine 1489 tarihli tahrir kayıtlarından anlaşılmaktadır. İsa Bey ayrıca Raşka nehri üzerine bir de köprü yaptırmıştır.

    Yeni Pazar’da İsa Bey’in başlatmış olduğu kentleşme süreci, öncelikle bölgede faaliyet gösteren askerî sınıf mensuplarının, özellikle de bizzat kendi adamlarının ve madenci, tüccar, esnaf gibi sair varlıklı kimselerin yaptırmış oldukları vakıf eser ve binaları ile gelişmiştir. Özellikle cami, mescit, tekke gibi dinî vecibeleri için sıklıkla ziyaret ettikleri yapılar Müslümanlar için çekim mekânları olmuşlar ve bu yapıların etrafında mahalleler teşekkül etmiştir. Henüz XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde şehirdeki yapılar; 3 cami, 14 mescit, 2 tekke, 6 mektep, 1 medrese, 2 imaret, 2 hamam, 3 kervansaray, 1 han, 300’ün üzerinde dükkan, 2 köprü, 4 ekmek fırını, 2 kiremidhane, 1 kârhâne (fabrika) olarak sayılmaktadır.
    Söz konusu bu yapıların kurucuları ise şöyle sıralanabilir: Hısım Yakub oğlu Sinân Bey, imaret, mektep, medrese, hamam ve kervansaray bina etmiştir. 13 dükkân, 4 değirmen, 1 kiremidhane ve bir kârhâne de evkafı arasındadır. Silahtar Ahmed Bey mescit, tekke, kervansaray, 39 dükkân yaptırmıştır. İskender Subaşı, Ahmed Voyvoda, Ak İlyas, Abdullah oğlu Ahmed birer mescit yaptırmışlar ve çeşitli sayıda dükkânları bu mescitlerin işlevlerini ve bekalarını temin için vakfetmişlerdir. Yakub Bey oğlu İskender Çelebi ile İlyas oğlu Hayreddin birer mescit ve mektep inşa etmişler; İskender Çelebi mescidi için 1 ekmek fırını, Hayreddin ise 19 dükkân, 1 değirmen ve 1 ekmek fırınını vakfetmişlerdir. Kapucıbaşı Hamza Bey bir cami yaptırmış, bunun için 20 dükkan vakfetmiştir. Muayyen bir mescit ya da camide Kur’an tilavetine, yolların ya da çeşmelerin termimine, süleha ve fukaraya harcanmak üzere bazı kimselerin çeşitli sayılarda dükkânlar vakfettikleri görülmektedir. Ayrıca yine mevcut bir cami ya da mescitteki çeşitli hizmetlere, bir çeşmenin tamirine ya da bir yolun düzenlenmesine harcanmak üzere vakfedilmiş dikkate değer nakdiye vakfı bulunmaktadır.

    Burada verdiğimiz sayılar bir şekilde kayıtlarda isimleri geçtiği için tespit edilebilenlerdir ki, bu sayının yeni tespitlerle artabileceğini de hatırda tutmak gerekir. Sadece bu sayı dahi şehrin kısa sürede ne kadar gelişmiş olduğunu göstermek açısından ölçü olarak alınabilir. Yeni Pazar’ın Bursa-İstanbul ve Edirne’yi Adriyatik limanlarına bağlayan ticaret yolunun üzerinde mevkilenmiş olması şehrin gelişimine olumlu bir etki yapmıştır. Dubrovnik’ten yola çıkan mallar Saraybosna-Yeni Bazar-Üsküp-Filibe-Edirne güzergâhı üzerinden İstanbul ve Bursa’ya ya da aksi istikamette Dubrovnik’e ulaşırdı.9

    İkinci örneğimiz Saraybosna›dır. Günümüzde Bosna-Hersek›in başkenti olan Saraybosna’nın kurucusu Yeni Bazar›ın kurucusu ile aynıdır. Bu şehir de İshakoğlu İsa Bey›in yaptırdığı vakıf eserleri ile hayat bulmuştur. İsa Bey’in Saraybosna›yı kurmayı önceden planladığı ve temellerini kendi belirlediği mevkide attığı tahrir defteri kayıtları ile sabittir.10 İsa Bey, Brodac köyü mevkiini şehir kurmak için uygun görmüş, bura halkına köylerine bedel olarak başka bir yer göstermek suretiyle Saraybosna şehrini kurma işine girişmiştir.
    İsa Bey’in 1457 yılında, Miljacka nehrinin sol tarafında yaptırmış olduğu Careva (Hünkâr) Camii11 bu şehirde imar faaliyetlerinin başlangıcına işaret etmektedir. Caminin “Careva (Hünkâr)” olarak anılmasının sebebi, İsa Bey’in bu camiyi 1463 yılında Bosna’nın fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed’e hediye etmiş olmasıdır.12 Şehirdeki ilk Müslüman yerleşim de bu cami etrafında oluşmuştur. İsa Bey ayrıca burada bir zaviye13, bir kervansaray ve dükkânlar, bir hamam ve Miljacka nehri üzerine de bir köprü yaptırmıştır. Zaviye, cami ile birlikte bu şehrin kuruluşunun ilk yapılarındandır. Dükkânlar, kervansaray ve hamam, 1462 senesinde değirmen, tarla, mezra, bostan, bağ gibi diğer gelir kaynakları ile birlikte zaviye için vakfedilmiştir.14

    Şehir kurulan mevkinin Osmanlılardan önce kervanların konakladığı, alışverişin geliştiği Trgovişte olarak bilinen pazar yerleşiminin yakınlarında olduğu tahmin edilebilir. Bu pazar yeri zamanla işlevini yitirmiş ve 1468/69’a gelindiğinde burası artık “Eski Trgovişte” olarak anılmaya başlanmıştır. Görüldüğü üzere, Saraybosna’nın kuruluşunda da Yeni Bazar’ın kuruluşundakine benzer bir süreç işlemiştir. Ras bölgesinde Trgovişte adı ile bilinen eski pazar yerine dokunulmamış, yakınlarında bir yer seçilerek yeni şehrin ve yeni pazar yerinin temelleri atılmıştı, burada da yine aynı uygulama söz konusudur.

    Osmanlı şehirlerinin kuruluşunda beş vakit namazın, Cuma ve bayram namazlarının kılındığı bir cami ile ticaretin geliştiği, alışverişin gerçekleştiği bir çarşının varlığı önemli unsurlardır. İsa Bey her iki şehirde de öncelikle bir cami yaptırmak suretiyle Müslümanların toplanacağı, vakit namazlarının, Cuma ve bayram namazlarının kılınacağı mabedi hazır hâle getirmiştir. Yine her iki şehirde cami ile birlikte birer tekke/zaviye bina etmiştir. Ardından han ve dükkânlar yaptırmış ve böylece bazarın kurulacağı mekânı da sağlamıştır. Böylece şehrin iktisadi merkezinin temelini atmıştır. İsa Bey, Yeni Bazar’da Raşka nehri üzerine ve Saraybosna’da Miljacka nehri üzerine yaptırdığı köprülerle çarşı ile mahalle arasında bağlantıyı da kurmuştur. Bu yapıları şehir için gerekli diğer binaların yapımı izlemektedir. Gerçekte bu yapılar da cami ile ya aynı zamanda ya da kısa bir zaman aralığında ortaya çıkmakta ve çok yönlü “imaret siteleri” oluşmaktadır. Vakıf sahipleri yapmış oldukları hayratların işlevi ve bekasına harcanmak üzere gelir kaynakları da vakfetmişlerdir.

    İsa Bey’den sonra gelen Bosna sancak beyleri, onun örneği üzere hareket etmişler, yeni cami, mescit, zaviye, mektep, medrese, han, hamam ve köprü gibi vakıf eserleri ile şehrin gelişimini tamamlamışlardır. Minnetzâde Mehmed Bey, Balı Bey, Ayas Paşa ve Yakup Paşa Saraybosna’da XV. yüzyılda vakıf kuran sancak beyleridir. XV. yüzyılın son çeyreği ile XVI. yüzyılın başlarında birkaç defa Bosna sancak beyliği görevinde bulunan İskender Paşa,15 yaptırmış olduğu vakıf eserleri ile şehrin gelişimine büyük etki yapmıştır ve artık mevcut olmasalar da bir zamanlar onun eserlerinin yer aldığı mevki günümüzde Skenderija (Skenderiya-İskenderiyye) ismini taşımaya devam etmektedir. Bu mevkide, Miljacka nehrinin sol kıyısında bir zaviye, imaret ve misafirhane yaptırmış, nehrin sağ kıyısında ise kervansaray, dükkânlar ile nehrin üzerine bir köprü yaptırmıştır. Daha sonra, 1517 yılında oğlu Mustafa Paşa tarafından zaviyenin yanına bir cami inşa edilmiştir. Bu cami aynı zamanda Saraybosna’da yapılan ilk kubbeli cami olma özelliği taşımaktadır.16 Sancak beylerinin vakıf kurma faaliyetlerine, şehrin ileri gelen diğer varlıklı şahısları, tüccar ve esnaf da iştirak etmiştir. Misal, Çıkrıkçı Hacı Muslihuddin (diğer ismi İshakoğlu Hacı Mustafa) 1526 yılında İsa Bey zaviyesi yakınlarında bir cami inşa ettirmiştir.17 Bu cami de Saraybosna’nın ilk kubbeli camileri arasında sayılmaktadır. Hacı İsmail Serraç mahallesinde de bir mektep yaptırmıştır. Hacı Muslihuddin bu yapıların bekası için dükkân gelirleri ve nakit paradan oluşan zengin bir de vakıf bırakmıştır.18

    1528/30 tarihli Bosna sancağı icmal defterine göre, bu tarihte şehirde 6 cami, 23 mahalle mescidi, 1 medrese, 5 zaviye, 3 hamam bulunmaktadır.19 Saraybosna, XVI. yüzyılın üçüncü ve dördüncü on yılında gelişiminin doruğuna çıkmıştır. 1521’den 1541’e kadar kısa kesintilerle Bosna sancak beyi olan Hüsrev Bey20 Saraybosna’da cami, mektep, hânkâh, imaret, medrese, kütüphane ve türbeden oluşan bir külliye ve gelirlerini bu külliyedeki yapıların sürekliliğini sağlamak adına vakfettiği bir çifte hamam, çok sayıda dükkân, kervansaray ve bir bedesten bina ettirmişti. Bu külliye için Saraybosna’daki hamam, kervansaray ve dükkân gelirlerinin dışında, Bosna sancağının diğer nahiyelerinden ve Paşa, Klis ve Pojega sancaklarından da gelir kaynakları vakfetmişti. Ayrıca bu gelirler arasında 900.000 akçe nakdiyye vakfı da bulunuyordu. Bu nakdiyye her sene 1/10 alınmak suretiyle rıbha verilmekteydi ve yıllık getirisi 90.000 akçe idi. Nakdiye miktarı 16. yüzyıl sonlarında 44.974 akçe artışla 944.974 akçe olmuştur, dolayısıyla yıllık rıbh geliri de 90.000 akçeden 94.479 akçeye yükselmiştir. Hüsrev Bey’in bir nevi kredi şeklinde kullanılan nakid vakfı o dönem için büyük bir meblağdır ve dönemin bir nevi kredi müessesesi ya da bankası gibi çalışmaktadır. Tüccar ve esnafa kredi sağlamak açısından şehrin ekonomisinin gelişimi için son derece önemli bir sermaye olmuştur. Saraybosna’da Hüsrev Bey dışında da rıbha verilmek üzere nakid vakfedenler bulunmaktadır ve sayıları hiç de az değildir.

    Bir vakıf şehri olarak vücut bulan Saraybosna 1697 yılında Savoylu Prens Eugen komutasındaki Avusturya ordusu tarafından istila edilmiş ve ateşe verilmiştir. Şehir bu yangınla harap olmuş, kül yığını hâline gelmiştir. Hamdija Kreševljaković o zamana kadar Saraybosna’da mevcut olan 104 camiden ancak 12’sinin bu yangından kurtulabildiğini yazmaktadır.21 Avdo Sućeska da bu istila ile Saraybosna’nın temelinden sarsıldığını ve yağmalandığını, o zamana kadarki gelişmesine sekte vurulduğunu belirtmektedir. Hüsrev Bey’in zengin para vakfına da bu istila sırasında Prens Eugen tarafından el konulduğu söylenmektedir.22 Bu yangın esnasında, şehrin kuruluşuna işaret eden, şehrin simgesi hâline gelmiş olan İsa Bey zaviyesinin de yanıp yok olduğunu belirtmek gerekir.

    İstila sırasında yanan vakıf yapılarının bazılarının ihyası yine vakıf yoluyla gerçekleşmiş ve bunlar varlıklı hayırseverler tarafından yeniden bina edilmiştir. Misal Mısrî El-hâcc İsmail medresesi istiladan hasar görmüş, medrese karşısında bulunan dershane bütünüyle yanarak harap olmuştu. 1759 senesinde Mısır-Kahire sakinlerinden Hacı İbrahim bu dershaneyi yeniden yaptırmıştır.23 Şeyh Mağribi Camii de istila esnasında “harik-i azimde muhterik” olmuş, bundan 70 yıl sonra Hacı İbrahim kızı Hatice Hatun camiyi yeniden “bina ve ihya” ettirmiş ve bekası için nakit para vakfetmiştir.24

    Benzer durum Yeni Pazar şehri için de geçerlidir. Yeni Pazar, 1689’da Sırplar tarafından istila edilip yağmasına kadar vakıflar yoluyla gelişimini devam ettirdi. Bu istilada şehirdeki pek çok bina yandı ve harap oldu. 1737 senesinde ikinci bir istila vuku buldu. Avusturya ordusu ve Sırplar 2 Ağustos’da girdikleri şehri iki gün süreyle yağmaladılar. Belgelerde bu istilalarda yanan ve harap olan bazı yapıların, bir süre sonra yeni hayırseverlerin vakıfları sayesinde yeniden hayat bulduklarına dair kayıtlar yansımıştır. Mesela Çalabverdi Ağa mescidi, “istilâ-yı küffâr” sebebiyle “ihrâk ve harâb” olmuş ve Ferhad Beyzâde İsmail Paşa tarafından 1754 yılında yeniden inşa edilmiştir.25 İsmail Paşa tarafından sadece cami değil, caminin yanan evkaf ve dükkânları da yeniden yaptırılmıştır.26 İsmail Paşa’nın oğlu Hüseyin Bey de 2 adet Kur’an ve bazı kitaplar vakfetmek suretiyle babasının yaptırdığı camide bir kütüphane oluşturmuştur.27 Yenileme ve onarımlar dışında Osman Paşa gibi bazı hayırseverlerin yeni binalar inşa ettirdiklerini de belirtmek gerekir.28
    Nihayet yukarıda zikredilen iki şehir, kuruluşu XV. yüzyıla rastlayan şehirlerdir. Ancak XVI. yüzyılda da Bosna’da şehir kuruluşlarında benzer bir sürecin işlediğini söylemek gerekir. Bu yüzyıldan örnek olarak seçtiğimiz iki şehir, bizzat isimleri ile dahi birer vakıf şehri olduklarını kanıtlar niteliktedir. Bu şehirler XVI. yüzyıl sonlarında Uskoplje nahiyesinde kurulmuş olan Donji Vakuf (Aşağı Vakıf) ve Gornji Vakuf (Yukarı Vakıf)’dır.

    Vrbas nehri kenarında önce Nev Abâd-Novosel adı verilen, sonra Donji Vakuf olarak isimlendirilen şehri Malkoç Beyoğlu İbrahim Bey kurmuştur.29 Babası Malkoç Bey, Hersek ve Klis sancakbeylikleri görevinde bulunan İbrahim Bey’in kendisi de Klis sancağında dirlik sahibi olarak görülmektedir. 1574 yılında yaptırmış olduğu cami ve mektep ile bu şehrin kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Şehrin kurulduğu mevki derbenttir; sınıra yakındır; ayrıca Bosna, Hersek ve Krka sancaklarına giden yol üzerinde bulunmaktadır. İbrahim Bey, hayratı için dükkânlar ve değirmenlerin yanı sıra 77.000 akçe nakit para vakfetmiştir.

    Gornji Vakuf şehrinin kuruluşu bundan biraz sonra, 1590 senesi civarında gerçekleşmiştir. Vrbas nehri kenarında, maden yerleşimlerinden geçip Bosna’ya giden ana yol üzerinde bulunan Česta köyünde, zaim Mehmed Bey’in yaptırdığı cami ve mektep bu köyün kasaba olması için atılan ilk adımdır. Mehmed Bey burada bir de kervansaray yaptırmıştır. Hayratı için dükkânlar ve zeminin yanı sıra 56.460 akçe nakit para vakfetmiştir.30

    Bosna ile ilgili bu örnekleri çoğaltmak hiç zor değildir. Hemen her şehrin kuruluş ve gelişim hikâyesi, ancak bu şehirdeki vakıfların kuruluş ve gelişimleri ile hikâye edilebilir; çünkü Bosna şehirleri vakıflarla hayat bulmuş ve şehir halkının yaşamı vakıflarla şekillenmiştir.

    * Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü
    1 Bu metin daha önce yayınlanmış olan “Bosna Sancağında Şehirlerin Kuruluşunda Vakıfların Rolü: Yeni Pazar ve Saraybosna Örneği” (Vakıf Medeniyeti ve Şehir, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2013, 169-173) başlıklı makalemizin yeniden gözden geçirilmesi ve bazı ilaveler yapılması suretiyle hazırlanmıştır.
    2 Ömer Lûtfi Barkan, “Şehirlerin Teşekkül ve İnkışafı Tarihi Bakımından Osmanlı İmparatorluğunda İmâret sitelerinin kuruluş ve işleyiş tarzına âit araştırmalar”, İktisat Fakültesi Mecmuası, 23/1-2 (Ekim 1962-Şubat 1963), İstanbul 1963, s. 239-296.
    3 Bkz. Hatice Oruç, “L’impact ottoman sur l’urbanisation du Sandjak de Bosnie”, ACTES L’homme et son environnement dans le Sud-Est européen, Xe Congrès l’Association internationale d’études du Sud-Est européen (AIESEE), Paris, 24-26 septemnbre 2009, Paris 2011, s. 199-211; “Bosna Sancağında Şehirlerin Kuruluşunda Vakıfların Rolü: Yeni Pazar ve Saraybosna Örneği”, Vakıf Medeniyeti ve Şehir, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2013, s. 169-173
    4 Adem Handžić, “Vakuf kao nosilac određenih državnih i društvenih funkcija u osmanskom carstvu”, Studije o bosni- historijski prilozi iz osmansko-turskog perioda, İstanbul: IRCICA (Research Centre for Islamic History, Art and Culture), 1994, s. 144; Adem Handžić, “O formiranju nekih gradskih naselja u Bosni u XVI stoljeću (uloga države i vakufa)”, Studije o Bosni. Historijski prilozi iz Osmanskog-turskog perioda, İstanbul: IRCICA (Research Centre for Islamic History, Art and Culture), 1994, s. 111-112.
    5 Adem Handžić, “Vakuf kao nosilac određenih državnih i društvenih funkcija u osmanskom carstvu”, s. 143.
    6 Bkz. Adem Handžić: “Značaj muafijeta u razvitku gradskih naselja u Bosni u XVI. vijeku”, Studije o bosni- historijski prilozi iz osmansko-turskog perioda, İstanbul: IRCICA (Research Centre for Islamic History, Art and Culture), 1994, s. 207-212.
    7 BOA (İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi), TT. 24, vr. 58a-b.
    8 BOA, TT. 164, vr. 97b.
    9 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğunun Sosyal ve Ekonomik Tarihi, İstanbul 2000, s. 297.
    10 BOA, TT. 24, vr. 18a.
    11 ireček Konstantin, Istorija Srba, knj.I, Beograd 1990, s. 422.
    12 BOA, MM.625; Hazim Šabanović, “Postanak i razvoj Sarajeva”, Radovi naučnog društva Bosne i Hercegovine XIII, Odjeljenje istorijsko filoloških nauka, knj.5, Sarajevo 1960, s. 86.
    13 İsa Bey zaviyesi hakkında bkz: Yılmaz Kurt – Hatice Oruç, “Isa-begova tekija/mevlevihana u Sarajevu”, Znakovi Vremena, 39/40 Sarajevo, 2008, s. 107-124.
    14 Hazim Šabanović, “Dvije najstarije vakufname u Bosni”, Prilozi za orijentalni Filologiju i istoriju jugoslovenskih naroda pod Turskom vladavinom, II (1951), Sarajevo, 1952, s. 17-19.
    15 Hazim Šabanović, Bosanski Pašaluk, Sarajevo, 1982, s.118.
    16 Hamdija Kreševljaković, Džamija i vakufnama Muslihuddina Čekrekčije- prilog povijesti Sarajeva XVI stoljeća, Sarajevo 1938, s.4; Hazim Šabanović, “Postanak i razvoj Sarajeva”, s. 109.
    17 Hamdija Kreševljaković, Džamija i vakufnama Muslihuddina Čekrekčije, Sarajevo 1938, s. 6-7, 16.
    18 Hamdija Kreševljaković, Džamija i vakufnama Muslihuddina Čekrekčije, Sarajevo 1938, s. 16.
    19 BOA, TD.164, s.23.
    20 Behija Zlatar, Zlatno Doba Sarajeva, Sarajevo 1996, s. 89; M. Tayip Okiç, “Gazi Hüsrev Bey”, DİA, c. 13, İstanbul, 1996, s. 454.
    21 Hamdija Kreševljaković, Džamija i vakufnama Muslihuddina Čekrekčije, s. 2.
    22 Avdo Sućeska, “Vakufski krediti u sarajevu ….”, s. 119.
    23 Hatice Oruç, “Saraybosna Vakıfları (16.Yüzyıl Sonları-19.Yüzyıl İlk Yarısı)”, Balkanlarda Osmanlı Vakıfları ve Eserleri Uluslararası Sempozyumu, (İstanbul-Edirne 9-11 2012), Ankara 2012, s. 82.
    24 Hatice Oruç, “Saraybosna Vakıfları (16.Yüzyıl Sonları-19.Yüzyıl İlk Yarısı)”, s. 76.
    25 VGMA (Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi), Defter 1190, s. 128; VGMA, Defter 1168, s. 129.
    26 VGMA, Defter 1168, s.129.
    27 VGMA, Defter 1168, s.164.
    28 Yeni Pazar şehri bir süre sonra tekrar bir istila ile karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı Devleti’ne karşı Kara Yorgi (Đorđe Petrović- Karađorđe) önderliğinde isyan eden Sırplar Yeni Pazar’ı 1809 senesinde üçüncü defa istila etmiş ve terketmeden önce şehri yine ateşe vermişlerdir. Bu istilalara, sonraki savaşlara ve muhtemel doğal felaketlere rağmen, Yeni Pazar’da bazılarının yapım tarihleri, şehrin kuruluş zamanlarına kadar inen bir kısım vakıf-mimari eser günümüze ulaşmıştır.
    29 Adem Handžić, “O formiranju nekih gradskih naselja u Bosni u XVI stoljeću (uloga države i vakufa)”,  s. 120-127; Adem Handžić, “O značaju putova za razvitak gradskih naseja u bosni u XVI i XVII stolječu”¸ Studije o Bosni. Historijski prilozi iz Osmansko-turskog perioda, İstanbul: IRCICA (Research Centre for Islamic History, Art and Culture), 1994, s. 210.
    30Adem Handžić, “O formiranju nekih gradskih naselja u Bosni u XVI stoljeću (uloga države i vakufa)”,  s. 127-130.